Şükrü Erbaş'ın kalemini, üslubunu öyle çok seviyorum ki... Bazen bir köpeğin başını okşar gibi naif, bazen de sözcükleriyle haksızlığı, zulmü ustalık gerektiren bir kıvraklıkla al aşağı eder gibi yiğitçe... Kitaplarını okurken, çabuk bitireceğim endişesiyle genelde başka bir kitabı daha okuyorum ki bu endişeden kurtulabileyim. Kitabı her yerde okuyabilirim; fakat Erbaş'ın kitaplarını gecenin sessizliği önce odaya sonra üstüme çöktüğünde okuyabiliyorum... Kendimle baş başa kaldığımda.
Usta bir okuyucu olmak lazım diye düşünüyorum bu kitap, her sözcüğün üzerine durup düşünmeyi gerektiriyor. Şiirin duygu ve akılla harmanlanmış eşitliği gibi bir şey. Müthiş, kusursuz incelikte.
"Tanrıyı ve uzun konuşanları sevmezdi hiç
Babamdan yapılmış bir korkuydu dünya."
"Ve aşk bizi doğuran annemizdir
Ve şiir tek kalemizdir bizim
Her şey bu dünyada olur
Ve bir gün mezarlarda yalnız yatarız."