Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

“Proudhon, Marx’a yazdığı mektuplarda diyordu ki: “Eğer bir şey yapmak istersek, mütevazi bir şey olmalı; bunu, yalnızca insanların uyanması uğruna yapmalıyız. Yeniden peygamberlik oynayıp, insanlar üzerinde bir takım emir ve yasaklar koyarak, onların üzerine binmemeliyiz. Dünyada yeni bir din, yeni bir mezhep kurmamalıyız.., Korkarım ki, bu sizin ekolünüz, yarın bir devlet dini şekline bürünecek ve devlete bu şekilde tapınma, Tanrı’ya tapınmanın yerini alacak.” Her şey, nasıl da önceden tahmin ettiği gibi çıktı Proudhon’un. İşlerin böyle bir yola girmesiyle hayâl kırıklığına uğrayan hür ruhlar, kendi deyimleriyle, insanı bir veya birden çok tanrının hizmetine koşan dini de, devletin kölesi yapan Marksizm’i de inkâr ederek yeni bir ekol kurdular. “Bütün servet devletin elinde toplandığı ve devlet bir hiyerarşi şeklinde kurulup, bir bürokrasiye dönüştüğünde, kendi sürekliliğini sağlayan egemen bir sınıf biçimine bürünür. Böyle bir sistemde, kimse bir şey yapamayacaktır; yeterli servet ve mali imkân olmadığından kimse kendini kurtaramıyacaktır. Herkes, başında lideriyle bu korkunç örgüte bağlı işçiler hâline gelecektir.”
··
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.