Gönderi

'Türk kahvesi' diye bir kahve yok.
Dünyada ilk kahve 16. asırda Yemendeki Osmanlı vilayet konağında, ardından da Topkapı sarayında içildi. Bir elli yıl öncesine kadar da devam edip geldi. Ama endüstri kendi sentetik içeceğini gerçek kahvenin yerine ikame etmek için 'Türk kahvesi' diye bir isim uydurdu. Kahve, Türklerin pişirdiği usulde içilen içecek olup gerçekte şekersiz içilir. Şeker ekleme işi de yakın dönemin uyduruk eylemlerinden biridir. Onlarca çeşit kimyasalı bir araya getirip sunanlar bunu 'kahve' diye takdim ettiler. Önce Batı hayranı kitlelerimiz, sonra da onların değersiz hayatlarına öykünen dindarlarımız düştü bu tuzağa. Şimdi bir de kahve derseniz 'sade mi' sütlü mü' diye sorarlar. Sade dedikleri kahve değil, sütlü dediklerindeki de süt değil. Hepsi kimsayal. Gerçek kahve istiyorsanız, size zorla 'Türk kahvesi' dedirtirler. Buna inat, ne içersiniz dendiğinde 'kahve' demeye devam ediniz. 'Sade mi' denildiğinde 'evet' deyiniz. Muhtemelen size sensetik boyayı getirecekler kahve diye. Bu durumda, bu kahve değil ki ben gerçek kahveden istemiştim. Biz bu zararlı şeyleri içmiyoruz' diyerek ıtiraz edebilirsiniz. 'Türk kahvesi mi' diye soracaklardır. Bu durumda 'hayır Türk kahvesi diye bir şey yok, minik fincanda içilen kahve var ve ondan istiyorum' diyerek koymalisinuz tepkinizi. Yoksa gerçek kaybolup gidecek.
·
60 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.