Stefan Zweig'in okuduğum son bir kaç romanında genç kızlık aşkları konu ediliyor. Yazarın hayatında bir önemi olsa gerek.
Yine saf duygularla yelken açılan bir aşk hikayesi, bedenin haz duvarına çarpıp parçalanıyor. Sevgi - nefret - sevgi gelgitleri arasında bir genç kızı olgunlaştırıyor.
"Gündüzün karmaşası içinde derinlere batan duygular gecenin sakinliğiyle ortaya çıkıyordu."(11)
"Sonunu okuduğunda gözyaşlarına boğulmasına rağmen ona yine de zevk veren ancak yine de bir açıdan ona işkence eden bir kitap gibi onu tüketme ihtimali olan aşk.."(23)
"... en derin yaralar insanın içinde gizliden gizliye sinsice ilerleyip en zayıf noktasına konuşlanır ve en olmadık anlarda gürül gürül akan bir dere gibi ortaya çıkardı." (39)
"Hayat şimdi ona, bahçesindeki tüm tohumları ve çiçekleri yerle bir eden hoyrat bir yağmur gibiydi.."(49)
"gerçek bir acıdan geçmeyen kimseye mutluluk ulaşmayacaktı.."(59)