Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İnsanın, dünyanın, yurdun haberini, ağacın, kuşun, kurdun haberini, seher vakitlerinde yahut gecenin ortasında taşıdım insanlara yüreğimin çantasında, şairlik ettim bir çeşit postacılık yani. Çocukken postacı olmak isterdim, şairlik filân yoluyla değil ama basbaya, sahici postacı. Renkli kalemlerle çizilirdi bin türlü resim hep aynı postacının, Nâzımın resmi, Jül Vern'in romanlarıyla coğrafya kitaplarına. İşte, köpeklerin çektiği kızağı sürüyorum buzun üzerinde. Işıldıyor kuzey şafağı konserve kutularıyla posta paketlerinde. Bering Boğazı'nı geçiyorum. Yahut işte bozkırda gölgesinde ağır bulutların asker mektubu dağıtıp ayran içiyorum. Yahut da büyük şehrin uğultulu asfaltındayım, çantamda yazıları yalnız müjdelerin yalnız umutların. Yahut çölde, yıldızların altındayım. Bir küçük kız ateşler içinde hasta. Kapı çalınıyor gece yarısı: -Posta! Küçük kızın gözleri açıldı mavi mavi. Babası yarın akşam dönüyor hapislikten. O karda kıyamette bendim bulan o evi. Komşu kıza bendim telgırafı getiren. Çocukken postacı olmak isterdim. Oysaki, Türkiye'mde postacılık zor sanattır. Telgıraflarda envai türlü acı mektuplarda, satır satır keder taşır o güzelim memlekette postacı. Çocukken postacı olmak isterdim. Muradıma, Macaristan'da erdim, ellisinde. Çantamda bahar, Çantamda Tuna'nın pırıltısıyla kuş cıvıltısıyla, taze çimen kokusuyla dolu mektuplar. Moskova'ya Budapeşte'den, çocukların çocuklara mektupları. Çantamda cennet... Bir zarfın üzeri: "Memet, Nâzım Hikmet'in oğlu, Türkiye" diye yazılı. Moskova'da mektupları birer birer kendim dağıtırım adreslerine. Yalnız Memed'in mektubunu götüremem yerine. hattâ yollayamam. Nâzım'ın oğlu, haramiler kesmiş yolu, mektubumu vermezler.
Sayfa 51 - YKYKitabı okudu
·
11 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.