Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

464 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
28 günde okudu
Kitabı okumaya başladığımda her şey çok normaldi... José Arcadio Buendia, karısı Ursula Iguaran ile Macondo köyünde yaşıyordu. Sonra birtakım sebeplerden dolayı domuz kuyruklu çocuklarının dünyaya gelme olasılığı çıktı ortaya. Derken bir baktım ki her şey tuhaflaşıyor artık. Yeni kuşaklar oluşmaya başlamış ama isimler hala aynı. Üstelik bu aynı isimlerdeki farklı kuşakların özellikleri de aynı... Nerede olduğumu, kimi okuduğumu, hangi Aureliano ya da hangi Arcadio'nun hikayesinde olduğumu şaşırmaya başlamış; kendimi sürekli baştaki soyağacına bakar bulmuştum. Sağ olsun Marquezcim düşünmüş bizi. Okudukça kabullenemeyeceğim, "o kadar da olmaz" dedirten şeyleri çok olağan bir şeymiş gibi karşıladığımı, hiç şaşırmadığımı fark ettiğimde dönüp dönüp kendime bakmak istiyordum adeta. "Bu umarım yazarın gücüdür!" diye kaç kere tekrarladığımı bilmiyorum mesela. Sonra yazarın; kendi çocukluğunu, sürekli aynı isimler etrafında dönen hayatını, büyükannesinin en acımasız şeyleri bile olağan şeylermiş gibi anlatmasından esinlenerek kitabı yazmak istediğini ve özellikle de onun duygusuz tavırları ve imgelerdeki zenginliğinden yararlanmak istediğini, tüm yapıtı bunlar üzerine kurarak çocukluğunu ardında bırakmak istediğini öğrendim. Yazdığı her şeyin sadece gerçekler olduğunu söylemesine rağmen böyle tuhaflıkların olmasına da 'Büyülü Gerçeklik' diyorlarmış. Nedir, ne değildir diye baktığımda: Postmodern sanat anlayışında önemli bir yere sahip olan Büyülü Gerçeklik diğer adıyla Fantastik Gerçekliğin, gerçekçi kabul edilen sanat akımlarında olmaması gereken sihirli, mantıkdışı öğeleri barındıran başlı başına bir sanat akımı olduğunu öğrendim. Marquez'in bu akımı en iyi kullanan kişi olabileceğine de eminim, diyebilirim. Neyse sonra kitaptan gerçekten gerçeklikle alakalı parçalar bulup çıkardığımı düşünüyordum kendimce. Bana göre gerçeklik sadece bunlardı ama yazar öyle demiyordu tabii. Latin Amerika tarihinin yanında insanlık tarihinin evrelerini de görüyordum okuduklarımda. Sosyal hayat, aile hayatı, siyasal olaylar, keşifler, çatışmalar, toplum uyumsuzlukları, dinin etkisi, katliamlar... Benim gerçeklik dediğim şeylerdi. Benzer şeylerin sürekli tekrarlanması hayat döngüsü müydü acaba? Ve sonucunda da hep yalnız kalışlar... Daha da yalnızlaşmalar... Tıpkı şifreli yazılmış bir kitabın uzun yıllar şifrelerinin çözülmeye çalışılıp başarılmasıyla kendi yaşamını okuyor olmak gibi bir anlatım. Kendi başlangıcını ve kendi sonunu... Bitirdiğimde düşündüğüm ise okunmaya en değer kitaplardan olduğuydu... Keyifle...
Yüzyıllık Yalnızlık
Yüzyıllık YalnızlıkGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202036,3bin okunma
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.