Türk edebiyatının en son kıvılcımı olan atilla ilhan'dan ben sana mecburum.
Şiirinin tek teması aşk değil elbette; bu kitapta beş bölümde topladığı şiirlerinde, dönemin siyasi havasını, çalkantılarını, gerilimi, direnişi, başkaldırıyı, imkansız aşkları ve özgürlük özlemini bulacaksınız.
Şiir yazmak, daha doğrusu duygularını hislerini şiire dökmek bambaşka bir şey...
Özellikle yaşadığı dönemin olaylarını yoğun olarak yansıtmış.
Şiiri herkes sevmez, okumaz, okuyamaz, anlamlı bulmaz. Ama ben "şiirin kalbin aynası" olduğunu düşünüyorum. Ve gerçekten duyguları mısralara işleyipte okuyucunun beğenisine sunmak sıradan birşey değil.
Alıntı*
Kitaba adını veren bu şiiri, yanılmıyorsam şiddetli, hayli tutkusal bur aşk ilişkisinden sonra, ne kızılı bir istanbul sonbaharı boyunca yazmıştım: genellikle mecidiye köy ile şişli arasında dolaşıyor ve bu şiiri yüksek sesle okuyarak oluştuyordum. Beğenilen bir şiir oldu
Epeyce sonra hümeyra besteledi. Plağı ilk dinleyişimde sevemedim. Müzik şiire denk gelmemiş gibime geldi. Sonra fikrim değişti ama, ısındım basbayağı.
Ben sana mecburum tv klibinde kullanıldı
Şiiri erol sayan türk musikisi olarak besteledi
Şiir üçüncü defa kerem güney tarafindan bestelendi, o ve samime senay kasete okudular.
Sevmek kimi zaman rezilce korkudur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Birkaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu