Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

226 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Markopaşa Yazıları....Vay Hasso'yu Döversin Ha !
GELECEĞE DAİR TARİHSEL SPOİLERLAR İÇERİR... Tarafsız, ideolojik olmayan bir bakışla sadece şunu başat olarak söylemeliyim...Bu kitap mesajları itibariyle başyapıtlar arasında kesinlikle adı anılacak ve siyasal olarak bugünümüzün aslında geçmişimizin karbon kağıt dökümünden ibaret olduğunu apaçık ortaya seren,anlayana köprüden önceki son çıkış levhası mahiyetindedir... NE OLUR OKUYUN,NE OLUR OKUTTURUN Kİ MEMLEKETİN, KURULUŞUNDAN BERİ NE KAN EMİCİLERLE BOĞUŞTUĞUNU ANLAYIN,ANLATIN.... Abartı olmasa kitabın tamamını taratırım buraya inceleme olarak... Kitabın tarihini,kişilerini bilmeseniz zaman açısından aaa dün mü olmuş bunlar dercesine hiç de yabancılamadan okuyacağınıza kefilim :) Kitabın ilk bölümü Sabahattin Ali'nin o dönemdeki edebiyatla ilgili görüşlerine ilişkin. Asıl vurucu yazılar bana göre Tan Gazetesi bölümleri ile birlikte (sf.130) başlıyor ve dan dan dan bünyeyi sarsışı hiç bitmiyor.Her biri bu milletin başına üşüşen vampirlere birer tokat mahiyetinde, millete şikayet dürtüsü ile oluşmuş yazılar..Dili elbette ki eski kelimeleri bolca barındırıyor ama dipnotlarla bu sorun halledilmiş.Yine de telefonunuzun yanınızda olmasında fayda olabilir. Önce Markopaşa Yazıları'nın Arka Planındaki Siyasal Ortam incelenmeli bence ...Ki bu durum için kitabın son 20 sayfalık bölümünü buna ayırmışlar . Ben edebi bölümden sonra direk bu bölümü okumayı tercih ettim.Sonra Sabahattin Ali'nin dergi başyazılarına döndüm. Sizlerle bu siyasi arka plandan altını çizdiğim bazı bölümleri paylaşmak istiyorum öncelikle ... * Kitlelerin demokratik yöndeki istemleriyle Markopaşa'nın muhalefeti çakışıyordu.Tutulmasını sağlayan buydu. * İçteki bu hoşnutsuzlukları gidermek amacıyla hazırlanan Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu tasarısı Ocak 1945'te Meclise gönderilmişti. Büyük çiftlik sahibi mebuslar ve yandaşları,topraklarının kamulaştırılacağı kaygısıyla tasarının kimi maddelerine tepki gösterdiler ve böylece CHP'de parti içi muhalefetin ilk tohumları atılmış oldu. * 1946'da yapılan seçim sonuçlarına itirazlar dikkate alınmadığı gibi,24 Temmuz'da hükümet,Sıkıyönetim Komutanlığı aracılığıyla, '' SEÇİM SONUÇLARI HAKKINDA VATANDAŞI ŞÜPHEYE DÜŞÜRÜCÜ VE MEMLEKETİN HUZURUNU SARSICI '' her türlü neşriyatı yasakladı. * MARKOPAŞA'nın ilk sayısı işte böyle bir ortamda,25 Kasım 1946'da çıkmıştı. Eveeettt....Şimdi yüreğiniz sıkılmadan okuyabilecek misiniz bakalım... Parça parça kendimce önemsediğim bölümlerden kesitler paylaşmaya çalışacağım : [- Acaba ''çok çocuk yetiştirmemiz lazım!'' diye kaloriferli odalarında,kristal yazı masalarının başında '' laf ile dünyaya nizamat'' verenler bu çok çocukların halini bir gördüler mi ...Karnını doyuramadığımız,sıhhatini koruyamadığımız,tahsilini temin edemediğimiz her çocuk,''bu memlekete yüz milyon lazım!'' diyenlerin gözüne,onları gaflet uykularından uyandırmak için sokulmuş birer parmaktır.(Tan,9.2.44) - Evet,hürriyet başkasının hürriyeti ile hudutludur. Fakat cemiyet hayatında bu ''başkası''nın hürriyetinin hudutları nedir? ...Geniş kitle,sadece devletin emrettiği yahut devletin işine geleni yapmakta hür olursa buna hürriyet demek biraz güçtür. (Tan,3.3.44) - İyi ya ,kırk seneden beri şu yabancı sermayeyi defetmek için sarf edilen gayret neydi? ...El açıp davet edecek olduktan sonra yabancı sermayeyi ne diye düğün bayramla kapı dışarı ettik ? ...Çünkü bir memlekete girip yerleşen yabancı sermayeyi çıkarıp atmanın,yabancı orduları sürüp denize dökmekten çok daha güç olduğunu ,biz Osmanlı İmparatorluğu'nun mirasçıları herkesten iyi biliriz. ( Markopaşa,2.12.46) -Ben İngiltere'ye ancak,İngilizleri çok seven bir İngiliz kadar ( kendi ülkesini eleştiren İngilizlerden bahsediyor ) kızıyorum. (Markopaşa,9.12.46) - Demokrasi halkın halk tarafından halk için idaresi demek. Hükümet ancak,kafalarında makam sahiplerinin hoşuna gitmeyecek fikirler taşıyan kimseleri zararsız hale getirmek için gereken en şiddetli tedbirleri almakla yetinmelidir.Fakat hangi çeşit adamın,hangi çeşit fikrinin hangi çeşit makam sahibinin ne dereceye kadar hoşuna gitmeyeceğini tespit etmek zorca olduğundan,umumiyetle kafalarında herhangi bir fikri taşımak gibi demokrasiye aykırı harekette bulunanları derleyip,toplayıp kamplarda muhafaza suretiyle demokrasiye hizmet etmek,bizce en kestirme yoludur. (Burada çok güldüm ) (Markopaşa,06.01.47) - Bu millet,sekiz asırdan beri belki sekiz yıl bile kendi başına buruk olmamıştır.Ya kendine yabancı olanlar,yahut kendine yabancılaşmış olanlar tarafından soyulmuş,kırdırılmış,ezilmiş,KANDIRILMIŞ ve oyalanmıştır.(Markopaşa,03.03.47) - Kendi menfatlerini milletlerin menfaatinden üstün tutanlara,kendi hak edilmemiş ekmeklerini yiyebilmekte devam etmek için milletlerini kölelik zincirleri,cehalet karanlığı,korku uyuşukluğu içinde bırakmaya çabalayanlara lanet olsun... (Markopaşa,10.03.47) - Ey,bir cılız kalemden dile gelen hakikat...Sen devleri korkutacak kadar mı korkunçsun ?(Markopaşa,07.04.47) - Bu gazeteyi satıp ekmek parası kazanan çıplak ayaklı 7-8 yaşındaki çocuklar toplanarak,parmak izleri alınmak suretiyle,sabıkalılar sınıfına ithal edildi ( Burada yuh artık dedim ,ama içimden :) ) (Markopaşa,08.09.47) - On sekiz milyona irfan nurunu götürebilmek yolunu tutan, içeride ve dışarıda,dostun düşmanın hayran olduğu hür düşünce ve çalışma yuvaları,Köy Enstitüleri,atılan tırpanlarla,ortaçağ müesseseleri haline getirilmek üzere.(Markopaşa,22.09.47) - Bizi bir kere soymaya karar verenler,elbette ki sebep olarak bir Hasso bulacaklar. (Alibaba,25.10.47- Vay Hasso'yu Döversin Ha ! ) - Birbiri arkasına iktidara gelip,her biri kendinden evvelkinin işlerini tersine çeviren ve tek prensibi prensipsizlik olan hükümetler,milletin ekmeğini,yağını,kömürünü bile temin edemeyecek kadar beceriksizlikte başarı gösterdiler. ...Cumhuriyetin ilk yıllarındaki,emperyalizmin düşmanı ve halkçı mahiyetini kaybetmiş olan iktidar,milletle kendisi arasındaki uçurumu görünce müthiş bir korkuya kapıldı.Yirmi beş senenin hesabını veremeyeceğini ve böyle bir hesap sormanın sadece koltukları,apartmanları,bankadaki paraları değil tatlı canlarını bile tehlikeye düşürebileceğini pekala hissediyordu. ...Halbuki herhangi bir kuvvete dayanmayan iktidarın tutunmasına da imkan yoktu. ...Kendileri de yabancı bir devlete dayanarak iskemlelerinde kalmak yolunu tuttular.Emperyalizme karşı yapılan kanlı bir halk savaşının doğurduğu Türkiye Cumhuriyeti,böylece,girmediği bir harbin sonunda,mürteci (gerici ) ve soyguncu kuvvetlerin yanında yer aldı. ...''Kendilerine kayıtsız şartsız '' itaat edecek bir zümrenin Türkiye'de iktidarı muhafaza etmesini istiyorlardı. ....Ana karakteri halk düşmanı olan bir iktidarı,demokrasi diye desteklemekten çekinmediler. ...Halbuki memleketin iktisadi temelleri kökünden sarsılmıştı,umumi sefalet,baştakilerin kör gözlerine bile batacak bir mahiyet almış ve bütün yabancı dostlara rağmen endişelerini artırmaya başlamıştı. ...Halk ile göz göze gelip hesaplaşmaktan tir tir titreyen zavallılar,sırtarını dayadıkları destek yıkılmış gibi telaş içinde sendelemeye,akla hayale gelmedik çarelere başvurup yeni efendilerinden bir şeyler koparmaya uğraşıyorlardı. ... Demokrat Parti de,Amerikan bankerlerine irin görünmek için takla atmaya başladıçBütün dünyada halk düşmanı zümrelerin halkın iradesini kullanması tehlikesine karşı başvurdukları köhne çareye iktidar partisiyle birlikte sarıldı.Bu çare ise komünist tehlikesi masalıdır. ... VE YİNE MİLLET PEK İYİ BİLİYOR Kİ,ASIL TEHLİKE,BU MEMLEKETİN İSTİKLALİNİ DE ,HÜRRİYETİNİ DE,VARLIĞINI DA TEHDİT EDEN BİR TEK HAKİKİ TEHLİKE,BUGÜNKÜ EHLİYETSİZ İKTİDARIN DEVAMIDIR. ] (Zincirli Hürriyet,05.02.48)
Markopaşa Yazıları ve Ötekiler
Markopaşa Yazıları ve ÖtekilerSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 19982,325 okunma
·
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.