Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Mevlana’nın Mesnevî’si Yeni Platonculuğun büyük etkisi altında pek az düşünsel özgünlük gösterir.369 Merkezcil sorunlar maddi’den manevi’ye doğru gelişme fikri çevresinde dolanır. Eser, daha yüce bir yaşamın ön koşulu olarak yok-oluşma’nın sırlarını tüm çeşitlenmeleriyle şiirleştirmektedir: Bu ön koşullar, örneğin tanrısal özelliklere kavuşabilmesi için insanın kendi aşağı(lık) dürtülerini yıkıma uğratması olabilir veya geride yalnızca tanrısal iradenin kalıp egemen olması [28 –Y.Ö.] için insanın kendi iradesini çözüştürmesi olabilir. Bu yok-oluşma, Celâleddin için ilk ölüm ve ilk yeniden dirilme anlamını taşıyordu; “arınmışların” böylece “son mahkeme” önünde korkuya kapılmalarını gereksiz kılacaktı. Bu gelişme fikrine bir de dolaşım motifi eklenir. Burada yukarıya, tanrısal ışığa doğru, güzelliğin kaynağına doğru ya da aşağıya, “tanrısal ruh”un çekirdeğine, kişinin kendi gönlünün derinliklerine doğru sürekli ve ebedî hareket söz konusudur. Daha yüksek düzeyde geriye dönüş (yeniden oluşma) fikri burada için için devreye girer. İnsanın yediği tahıl ve ekmek kuvvete dönüşür, böylelikle manevi potansiyelinde pay sahibi olur.370 Bizans’ta 11. yüzyılda Ioannes Hales, yeniden dönüş üzerine Yeni Platoncu görüşlerden yararlanarak, üçlülük [Üçlü Birlik] ilkesinin sırrını açıklamaya çalışmıştı.371 Celâleddin buradan, dinlerin aynı nitelikte olduğu yolundaki görüşünü türetir.372 Biyografisinde belirttiğine göre Konstantinopolis’te bir tüccarla kendisine selam yolladığı, Hristiyan çilekeş ve keşişi bir arkadaşı bulunmaktaydı.373 Konyalı bir Hristiyan keşiş ise onun yaşam tarzını açıkça İncil’e uygun bulur.374 Mevlana’nın kendisi ise her dinin kendi sırları olduğunu belirtir: “Biz ise, kendi biçimince 200 dinle birden uyuşabilen bir ney gibiyiz.”375 Zamanının kilise ve manastır ulularının, Mevlana’yı cenazesinde devrinin İsa ve Musa’sı olarak değerlendirdikleri söylenir.376 Mevlevi tarikatının Grek halkı üzerinde büyük etkisinin olduğu ve böylelikle de onları tamamen Selçuklu Devleti’ne bağladığı kesindir. [Yazarın cümlesi III. baskıda çıkartılmış –çev.] Öte yandan, onun Türklere karşı aşağılayıcı tutumu ilginçtir. Bahçesinin duvarını yaptırmak için Türk işçilerini çalıştıran bir soyluya şöyle der: “Efendi... Bu inşaat için Rum işçiler almalısın. Türk işçiler yalnızca yıkmak için işe yarar, çünkü dünyanın imar edilmesi Greklerin bir özelliğidir, ama o dünyanın tahrip edilmesi ise Türklere mahsustur.”
·
52 görüntüleme
Sorel okurunun profil resmi
El-Gazâlî, Türkleri “insan görünümündeki kaba hayvanlar” olarak niteler ve din adamı olarak onlara hizmet verilmemesi gerektiğini söyler. Bu, kentte oturan İranlılaşmış Türklerin, “etrak-i bi-idrâk” yani “kavrayışsız Türkler” diyerek hakaret ettikleri göçebelere savaş ilanı anlamına geliyordu.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.