Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Oruç (Uruç) bin Âdil’de şunları okuyoruz: “Simavna kadısı oğlu Şeyh Bedreddin kazasker olduğu zaman, yanında Börklüce Mustafa denen bir kethüdası vardı. Kendisine şeyh dediği sürece en ileri gelen müridi ve halifesi oydu. Bu Börklüce Mustafa Karaburun’da şeyh oldu ve ortalığı karıştırmaya başladı. Aydıneli’ni kendi yanına çekti. Kendisinin –Allah korusun– peygamber olduğunu yaymaya kalkıştı.” Onun ortaya çıktığı Batı Anadolu’da giriştiği eylemlere ilişkin daha yakın bilgileri Dukas’tan ediniyoruz: “O günlerde dağlarda köylü cahili (idiotis kai agroikos) bir Türk ortaya çıktı. Buraları (İyonya körfezinin girişinde olup halk ağzında Stilarion denen yöreydi, doğuda Chios (Sakız) adasının karşısına geliyor. Türklere gönüllü yoksulluğu öğütlüyor (akti mosunin) ve kadınlar bir yana, yiyecek, giyecek, çekek hayvanı ve tarım aletlerinin, her şeyin ortak olması (panta koina) gerektiğini öğretiyor. Ben kendi evimi nasıl kullanırsam senin evini de öyle kullanırım diyor, sen benimkini ben de seninkini diyor, ama kadınlar hariç! Bütün kır halkını (pantas agroikous) buna inandırınca hileyle Hristiyanların dostluğunu da kazanmaya kalkıştı. Hristiyanların inançlarına saygı göstermeyen her Türk Allahsızdır, görüşünü yayıyordu. Onun dünya görüşüne katılan herkes rastladığı Hristiyanları dostça karşılıyor, onlara Tanrı’nın torunları gibi davranıyordu. Kendisi ise kilise babalarına ve ruhanilere her gün bilgi yolluyor, kendi görüşlerini açıklıyordu. Hristiyanların inançları paralelinde olmayanların hiçbir zaman kurtuluş yolunu bulamayacaklarını söylüyordu. O zamanlar adada Turlato denen keşiş yurdunda çok yaşlı bir adam yaşıyordu. Bu düzmece Abbas ona saçları kesilmiş çıplak ayak, çıplak kafalı iki çömezini gönderdi. Yalnız birinin sırtında cübbesi vardı. Bu ikisi ihtiyara şunu ilettiler: “Ben de senin gibi bir dervişim. Ben de senin gibi aynı Tanrı’nın önünde yere kapanıyorum (tin proskunusin fero), geceleri denizleri sessizce aşıp geliyor, sende kalıyorum.” Düzmece Abbas’ın kafasını karıştırdığı gerçek Abbas, son zamanlardaki bu garip şeylerden (allokotoi) söz ederken şöyle diyordu: “Samos adasında otururken bu adam benimle birlikte derviş hayatı yaşadı. Ama artık şimdi benimle oturup konuşmak için karşıdan gelip her gün uğruyor.”
·
22 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.