(spoiler ola bilir!)
Niyese okurken sıkıldığımı düşündüğüm kitapları daha çok düşünürüm bitirirken. 'Madam Bovary'de onlardan birisi...
Okuduğum ana kadar hiç duymamışdım kitap hakkında. Bir arkadaşımda gördüm. Elimde başka kitap yok ver bunu okuyayım dedim. İyi mi ettim, kötü mü ettim karar veremedim doğrusu...
Çok sinirlendim okurken. Hatta yarım bırakmak istedim kaç defa. Ama sabr yapdım açıkcası...
Anne babasının fikir ayrılıkları içerisinde büyüyen Şarl'ın hayat hikayesi ile başlar kitap. Büyüdükten sonra doktor olur ve kendinden büyük kadınla evlenir. Evli olduğu dönemlerde Emmanı tanır ve zaten hayran kalır ona. Karısının ölümü sanki onun yolunu açar ve Emmayla evlenir..
Emma- eserimizin kahramanı...kendini hep bahtsız sanar ve daim aşk arayışında olur. Beni sinir edende tam mutluluk arayışının nerede olmasıydı...sevgilileri olur,onlarla gizlinlerde buluşur ve kendine hep ama hep hakk verir. Kocasıysa ona hayranlıkdan başqa hiç bişey duymaz. İşte olaylar böyle böyle kötüye gider. Borclar yaranır ve her kesin güzel bulduğu aile parçalanır.
Son sahneleri okurken nedense aklıma hep Dosteyevskinin "budala"sı geldi. Sanki benzer duyğular, acılar burda da vardı (bazı yerlerde).
İnceleme yazıyorum.çünki yıllar sonra yeniden okuyacaklarıma ekledim bu kitabı.klassiklere hep özel yaklaşırım.bu yüzden belki de anlamamışımdır diye düşünüyorum (bilgisi olan altdan yorumda anlata bilir)
Neyse ya buraya kadar okudunuzsa helal be.sabrlısınız.sizi seviyorum.bye