Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Raskolnikov, anlattıklarından sonra sekreterin ona karşı daha bir önemsemez, küçümser davrandığını fark etmişti. Ama çok tuhaftır, birden kim olursa olsun, hiç kimsenin düşüncesini umursamadığını fark etmişti. Ondaki bu değişiklik bir anda, bir dakika içinde olmuştu. Biraz düşünmek isteseydi kuşkusuz şaşardı bir dakika önce onlarla böyle nasıl konuşabildiğine, onlara duygularını bile nasıl açtığına... Peki ama nereden gelmişti ona bu duygu? Tersine, o anda oda polislerle değil de, en yakın arkadaşlarıyla bile dolu olsaydı, onlara bile söyleyebileceği içten bir sözcük bulamazdı. Yüreği öylesine boşalmıştı birden... Acılarla dolu, bitmek tükenmek bilmeyen yalnızlığın, insanlardan uzaklaşmanın karanlık duygusu birden bilinçli olarak yansımıştı ruhunda. Yüreğini birden böylesine altüst eden şey ne İlya Petroviç'in Önünde anlattıklarının bayağılıydı, ne de teğmenin onu küçümsemesinin bayağılığı. Ah şimdi umrunda mıydı küçük düşmesi, bütün bu onur sorunları, bu teğmenler, alman kadınlar, borç senetleri, karakollar, vb., vb!.. O anda onu diri diri yakmaya bile karar verselerdi, kılını kıpırdatmazdı. Belki kararı bile dikkatle dinlemezdi. Daha önce hiç tanımadığı, yeni, beklemediği, bilmediği bir şeyler oluyordu içinde. Değil yalnızca anlamak, hissetme duygusunu tüm gücüyle hissediyordu... Bir daha, demin yaptığı gibi yalnızca duygusal coşkunlukla değil, sıradan bir biçimde bile olsa, karakoldaki bu insanlara, hepsi teğmenler değil öz kardeşleri, kız kardeşleri bile olsalar, başından geçen ne olursa olsun, başvurmayacağını; ömründe böylesine bir duyguyu hiç tatmadığını... Ona asıl acı veren de bunun bilinçten, anlamadan çok, bir duygu olmasıydı. Hem doğrudan bir duygu, o güne dek tattığı tüm duygulardan daha çok acı veren bir duygu.
Sayfa 140
··
46 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.