"Kim bilir," dedi, "göğüslerin ve çabucak birbirine çivilenen masaların yapay olarak yaratılmış canları, çarmıha gerilmiş keresteler, zalim insan yaratıcılığının sessiz şehitleri gibi kaç tane acı çeken, sakat ve eksik yaşam formu var. Uyumsuz ve düşman tahta ırklarının korkunç doku nakilleri, onların birleşerek alçak bir kişiliğe bürünmesi. O cilalı dokuda, bizim eski bilindik gardıroplarımızın bağları ve damarlarında eski acıların ne kadarı vardı?Onlardaki neredeyse düzleştirilmiş ve cilalanarak tanınmaz hale getirilmiş eski çizgileri, gülümsemeleri ve bakışları kim fark edebilir ki?"