... öğleden sonra annemle yürüyüşe çıkardık. Karanlık koridordan çıkıp parlak gün ışığına doğru adım atardık. Eriyen altınlarla yıkanmış gibi görünen insanların gözleri sanki balla kaplanmıştı. Kısık gözlerle bakarlardı gün ışığına. Üst dudakları dişlerini ortaya çıkararak geri çekilirdi. Bu altın gibi parlayan günde herkes sıcaktan yüzünü buruştururdu. Güneş, kendine tapanlara aynı altın maskeleri zorla giydirirdi adeta. Genç yaşlı-kadın-çocuk ... Herkes birbirini, kalın,altın bir boyadan yüzlerine yapılan bu maskeyle selamlardı. Birbirlerinin putperest yüzlerine Şarap Tanrısı Baküs'ün zalim gülümseyişiyle gülümserlerdi.