Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

256 syf.
10/10 puan verdi
Kitabı iki günde bitirmeme rağmen bir türlü alıntıları ekleyemiyordum. Bunun nedeni her altını çizdiğim cümleyi buraya yazdığımda o sayfaları baştan başta okumamdı. Altı çizili cümleleri okurken yaşadığım gönül kırgınlığı, Sebahattin Ali'nin yapmış olduğu göndermeler ve kitabın bir aşk romanından ziyade içinde çok derin anlamlar barındırdığı gerçeği de bu yazıyı yazmamı bir hayli geciktirdi. Olsun, geç olsun bir şey olmaz. Kitabın girişinde Selim İleri'nin yazdığı müthiş yorum kitaba başlamadan insana büyük bir merak sardırmaya yetiyor zaten. En üzüldüğüm nokta ise geçmişten günümüze bakınca hiçbir şeyin gelişmediği, düzelmediği, aksine daha da kötüleştiğini görmek ve buna şahit olmak. Kitap 1940 lı yıllarda geçmesine rağmen 2019 Türkiyesinde o zamana oranla pek bir ilerleme kaydetmediğimizi aksine bir gerilemenin olduğunu görüyorum. Kadın-erkek eşitliğinden tutun da insan haklarına varıncaya kadar bir çok konuda hemen hemen yetmiş yıl geçmesine rağmen kitapta elde edilen koşulların günümüzde oluşmadığı, oluşamadığı insanı bir hayli yıpratıyor. O dönem siyasi olaylar yüzünden Sebahattin Ali'nin yaşadığı sıkıntılar, o usta kişiye yaşatılanlar ve katledilmesi. Her şeyi bir kenara bırakın, insanlar saygılarını yitirdiklerinde insanlıklarını da yitirirler. Gelmiş geçmiş bir çok toplum, topluluk, kişi ve kişiler kendi emelleri uğruna bir çok insan harcamıştır ve harcamaya da devam ediyor ama hepimiz biliyoruz ki insanlar yok olabilir ama düşünceler asla yok olmaz. Doğruların er ya da geç gün yüzüne çıkmak gibi bir huyu vardır. Biraz da kitaptan söz edelim... Ömer ve arkadaşı Nihat. Oldukça farklı karakterler ve sürekli bir çatışma halindeler. Onların bu halleri sadece arkadaşların yaşadığı bir çatışmadan ibaret değil... O arkadaşlar, sanatkârlar, birbirini korumak için can verebilecek yiğitler zamanı gelince paçayı kurtarmak için ilk arkadaşlarını satanlar, patronlar, aile fertleri... O kadar derin ve o kadar naif bir kitap ki saatlerce, günlerce konuşabilirim... Ama Macide, ah Macide... Seni çok sevdim ama senden çok Ömer'i sevdim . Yaşadığı buhranlar, sancılar, sıkıntılar, pişmanlığı ve bunun farkında oluşu, İÇİNİ kemiren ŞEYTAN ve daha bir çok şey... Uzun uzadıya kitabı anlatmayacağım ama okumadan önce biraz bilgi edinmek okurken yarar sağlayabilir. Ah Sebahattin Ali... şu eserlerine bile ölebilirken daha ne çok şey yazardın kim bilir. Ama olsun, ders olsun! Hiç sanmam ya! Akıllanacaklarını, doğruyu kabulleneceklerini! Ancak kaybettikten sonra değer anlaşılır. Ve asıl değer budur çünkü değeri olmayanlar ne yaşarken ne de ölüyken bir değere sahip olabilirler.. Koca bir dönem, siyaset, iktidar... İnsanları nasıl birbirlerine kırdırdılar. Çok şey var yazılabilecek ama kısa tutmakta da fayda var uzun uzadıya yazılmış bir çok şey var onları okumak daha iyidir. Böyle bir şaheser hakkında değerlendirme yapmak haddime değil tabiki ama birkaç şey söylemeden de geçmek istemedim. Her karakterde ayrı bir mükemmellik, düşünüyorum nasıl yazılabilir... Bu nasıl bir ustalık böyle! Kitabı tabiki tavsiye ederim ,okunması gereken bir kitap. Çok güzel anlatımı, derinliği, kitap içindeki olayların akıcılığı uyumu... Ah ne denilebilir, harika!
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019170,9bin okunma
·
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.