Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

144 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Sait faik
Sait Faik'in Alemdağ'da Var Bir Yılan kitabından sonra bu okuduğum ikinci kitabıydı. Hakikaten yazarın içindeki yaşama sevincine ve eşine az rastlanır merhametine hayran kaldım. Sait Faik'i sevmek için öyle çok sebep var ki. Ne demek istediğimi kitaptaki şu kısımla çok daha iyi anlayacaksınız: "Bıktım doğrusu artık, oturup insanoğlunun çektiğini, çekmediğini anlatmaktan. Bıkmaktan geçtim, Anlatamadım. Yazdım, beceremedim. Kendi kendimi ne aynada, ne düşte, ne hayal de, ne de fotoğrafta göremedim de, tuttum, sarı saçları vardı, dedim. Gözleri yaradana yan bakardı, dedim. Akşamları iki kadeh içerdi, dedim. Şuna güler, şuna üzülürdü, dedim. Ona çok haksızlık ettiler, dedim. Zengine sövdüm. Fakirine enayi gibi acıdım. Neredeyse dünyaya nizamat vermeye kalkacaktım! " (syf 114) Bu nasıl güzel, ne kuvvetli bir hassasiyet, dünya duyarlılığıdır Tanrım! Hayran olmamak mümkün değil. Sait Faik, denince aklıma direk olarak Burgazada, Adalar, İstanbul, martılar, Yunan insanlarının hoşgörülü ve mizahsen hayatları, İstanbul'un kaldırım taşlarına vuran soluk insan yüzleri ve yine İstanbul'un zenginlerine savurduğu küfürleri, bunları, sanki tüm bunları gittim gördüm yaşadım. İşte, Sait Faik'i bu denli başarılı bir öykücü yapan da "yaşadıklarını yazması"ydi. Yaşadıklarını yazıyordu, en çok da hissettiklerini. Hatta şöyle diyordu öyküsünün birinde: "Söz vermiştim kendime: Yazı bile yazamayacaktım. Yazı yazmak da, bir hırstan başka neydi? Burada namuslu insanlar arasında sakin, ölümü bekleyecektim. Hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kâğıt aldım. Oturdum. Ada'nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım." Hakikaten yazmasa bunca kargaşaya karşılık vermese delirecekti bu adam.. Yazara hayranlığım, kitaplarını her okuyuşumda her sayfayı çevirişimde katlanıyor. Kesinlikle okumalısınız, pamuk gibi bir yüreği, pamuk gibi de bir üslubu var. İnanıyorum ki, bu kitabı okuyan herkes benim gibi hissediyordur. Sait Faikler çoğalsın. Dünyamızın böylesine çok ihtiyacı var, 21. Yy'da. Benden kitapla ilgili birkaç alıntı size: “Dünya değişiyor dostlarım. Günün birinde gökyüzünde güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlarında toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz. Bizim için değil ama, çocuklar, sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak. Benden hikâyesi. ” "Ama insanlar tuhaf! Kendilerini sevmeyen, önem vermeyene daha bir büsbütün tutuluyor, kendisini küçük görür gibi olana musallat oluyorlar." Senede dört kelime konuşmadığım adama nezaketen gülmeye bile mecbur değilim. Sayfa 119 - Dondurmacının Çırağı “Artık birbirimize karşılıklı öyle kusurlar kondurmuştuk ki, kusursuzluklar, hatta ufak tefek meziyetler bile bir nevi yapmacık tevazu, bir nevi gösteriş haline gelmişti. ” “Uzun, acı, zehir gibi acı tecrübelerden sonra, bana şimdi artık kendiliğinden bu müdafaa hali geliveriyor.” Sayfa 32 - Radyoaktiviteli, Röportajlı Hikâye Kalanını da siz okuyun artık. Keyifle olsun...
Son Kuşlar
Son KuşlarSait Faik Abasıyanık · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201913,6bin okunma
··
57 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.