Gönderi
King
Okuduğum King romanları içinde gerçeğe en yakın hikaye buydu; ormanda sinek ve böcek bulutlarının içinde kaybolmuş, aç-susuz ve dehşete kapılmış bir çocuk.
Ailesi boşanmış 9 yaşında Trisha, annesi ve erkek kardeşiyle birlikte rehabilite turu düzenledikleri ormanda kaybolur.
Trisha açlık ve yorgunluğun pençesinde kıvranırken anı ve hayalleri ile hayata tutunmaya çalışıyor. Ailesi, öğretmenleri ve ama en çok hayranı olduğu Red Sox oyuncusu Tom Gordon hayalleri ona destek oluyor.
Başına gelenleri anlamlandırma çabaları bir yerde onu Tanrının varlığını sorgulamaya kadar götürdü. Anılarında ‘’ Tanrı ‘ ya inanıp inanmadığını ‘’ sorduğunda babasından aldığı Tanrı yerine - alt benlik açıklaması onu çok da tatmin edememiş olacak ki yalnız ve çaresiz kaldığında alt benlik ve Tanrı üzerinde bir hayli kafa yoruyor.
King tarzı bir dehşet beklentisi içinde okuduğumdan kitap bana biraz sade geldi. Dehşetten çok kıza duyduğum empati nedeniyle endişe içinde okudum. Tatarcık bulutları ve sivrisinek ısırıkları sanki beni hedeflemişti. Yazarın gerçekliğini okuyucuya aktarması yine büyüleyiciydi.
Kitap zaten kısacık okuyun derim :)
·
25 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.