Başka bir ifadeyle söylersek, 1980 sonrası “Müslüman kadınların” toplumsal görünürlük kazanmaları, modernleşmenin başından beri var olan iki temel siyasal ekolün toplumsal iktidarı denetimlerine almak adına verdikleri sınır mücadelesinde yeni bir aşamadır. İslamcı gelenek, o güne kadar, “kadını korumak adına” modernité karşısında yürüttüğü mücadelede, koruduğu kadını ileri sürerek yeni bir cephe açar. Buna karşılık modernité, hazır olmadığı bu hamle karşısında, tehdit algısıyla savunma durumuna geçer.