Bireyin, modern kimliğin diyalojik yapısı gereği kapanmaya ihtiyaç duyması, ikili bir sorunu beraberinde gelilir. Sorunlardan biri, örtünün namus ve iffet gösterini olarak algılanması, örtünmeyenlerin dinsiz, namussuz ya da iffetsiz olmasa bile, göreli olarak daha az dindar, daha az namuslu ve daha az iffetli olma iddiasını içerir. Örtülü kimliğin toplumsal düzlemde çekinceyle karşılanmasını, bu türden davranış özelliğinin algı düzeyine çıkmasını, yani ortak kimlik tanımlaması altında genelleştirilmiş davranış özelliği haline dönüşmesini engelleme bağlamında, bir strateji olarak nitelemek mümkün. Bu durumda, örtülü kimlik, modern kimliğin eşitlikçi doğası gereği, sivil ve siyasal hak talebi olarak direnç gösterdiğinde, “kimlik siyasetinin” sembolü haline dönüşür.