Yakamızdaki kir, fabrika dumanından
değil, pislikten, tozdan, mikroptan.Bu şehir laubaliliğin, kötülüğün, ikiyüzlülüğün kaynaştığı bir şehir. İyi insanları yok mu? Dolu. Ama nasıl çekilmişler, nasıl ürkmüşler, nasıl kapanmışlar bir yere? Neredeler?Bu şehirde düşünülemez. Düşünmek iyi değil, sıhhate muzurdur.
Allah'ı bile düşünemezsin. Düşündün müydü karşına
onun narnma iğrenç mecmualar, nefesleri yırtık para kokan şairler,ölü bekleyen imamlar çıkar. Avaidini isterler.
Ben fukarayı severim, dersin kendi kendine, yalandır. Kendin
de inanmazsın. Hangi fukarayı, nasıl fukarayı? Bu canavar
gibi dilenci kadını mı? Bu arsız, edepsiz, huysuz çocuğu mu?
Bu iki paralık adamın önünde secdeye varan balıkçıyı mı? Yoksa
köşe başında oturup çürüklerini; yüzünden açlığı, kimsesiz liği, hafifçe deliliği, dünyadan bıkkınlığı akan adama yutturan
külhanbeyi kestaneciyi mi?
Kimdir şu sevdiğin insan? Anladık fakir, kimsesiz, bahtsız
. . . Ama kim?
Kim olacak? Sensin. Kendi kendisinin. Evet, bu şehirde
herkes dönüp dolaşıp kendisinde karar kılacak. Başkasını seven
tek adam bulamazsın. Olmasına da imkan yoktur. Hani bazı
insanlar vardır, iyilik edersin. Bir edersin, iki edersin, üç
edersin. Sonra ederneyecek hale gelirsin de elinden bir şey yapmak
gelmez. O zaman bir de bakarsın ki, karşındaki sana düşman
kesilmiştir. Hepimiz öyleyiz işte. Bütün iyilikleri, bütün
dostlukları, tulumba gibi emeriz. Sonra dostluklar, iyilikler de
kuyular misali kurur. İşte o zaman başlar pandomina, kocaman
dedikodu.
Çekilecek bir köşemiz olacak. Yatağımız olacak. Yorganı
gözlerimize çekeceğiz. Belki bir deniz kenan, bir ağaç altı, bir
rüzgar, bir sessiz kahve, bir bardak çay, bir simit, bir dilim kaşar
peyniri, bir yarım kilo şarap bulursak dost olarak bu en iyisi.
Ama insan? Yok kardeşim, yok, insan bulamayacağız. Bu şehir
bu kadar pisken, bu kadar laubali, bu kadar düşkünken, para
kazanıp da kendinden ötesini, beygirini kullanan arahacıdan
daha merhametsizce kullanıp da rahat edenler, sessizce, tereyağından kıl çeker gibi kendini aramızdan çekmişleri bir bakıma haklı buluyorum, gibime geldi. Sonra da düşündüm. Onlar böyle ettiler bu şehri. Belki de bu şehre vebalar, belki de bu şehre koleralar gelecek yakında.