Kimyâ Hatun sordu :Ey Şems beni niçin görmemezlikten geliyorsun?
Şems durdu.
Sustu. Başını göğe, bakışını yıldızlara yönelterek:
Üç çeşit göz vardır. Ten gözü, kalp gözü ve can gözü.
Ten gözünü tâ çocukluğumda kapattim, kalp gözünü çöllerde yitirdim, bir tek can gözüm var o da Mevlâna'ma bakar. Bende seni görecek göz kalmadı...
Ah Kimya ! Sen aşkı bile ağlattın... Sen istediğini yazabiliyorsun. Ben mecburum içindekini saklamaya...
Kim öğretti Kimya sana bu halinde tebessüm etmeyi ?
Seni vurduğum yerden kanıyorum şimdi...Ağlıyorum Kimya,
Öyle gözyaşları döküyorum ki ancak kirpiklerin silebilir...
Ah Kimya ! Hüznüm sırdır...gözyaşlarım sır...Bir sır ki ne söyleyen duyar ne söylenen ...melekler bile duymaz...
Ey Kimya ! şimdi sorarım sana , hangi aşk daha büyükdür ?
Anlatılarak dile düşen mi ?
Anlatılamayıp yürek deşen mi