Cumartesi sabahı daha afyonu patlamamış kimsenin ama böyle uyanmış çekyatta uzanıp telefonu kurcalarken birden bunlar aklıma geldi.! Bende yazayım dedim. Sabah sabah biraz felsefi mi olacak bilmiyorum ama, zannımca nefret, sevginin zıttı değil.. Neden diye soracak olursanız, bakıyorum hiçbir şey zıttı ile kâim olmuyor, olamıyor. Biri diğerini varlığına kastediyor. Mesela soğuğun olduğu yere sıcak gelirse orası ısınır ve soğuk var olmaz artık, aynı bir buzun erimesi gibi ve biliriz ki soğuk ile sıcak birbirinin zıttıdır. Yine karanlığa bir ışık tutsanız bir mum yaksanız artık aydınlanır . Aydınlık varsa karanlık yoktur çünkü bu ikisi birbirlerinin zıttı olduğu için birlikte var olamaz. Gece ve gündüz hep birbirini kovalar. Birinin varlığı diğerinin yokluğuna delildir. Zaman geçer yaşını alırsın ve artık genç değilsindir. Çünkü yaşlılık geldi mi gençlik yok olur. Yaşlı gencin zıttıdır. Ama aynı şey sevgi ve nefret için geçerli değil işte. Nefrete neden olan olayların sevgiyi öldürmemesi ne kadar ilginç ve ne kadar acı bir durum aslinda. Birbiri ile kâim olabilmeleri mi insan yaşamına aykırı olan yoksa biz bu duyguları tanımlarken mi eksik kalıyoruz? Bence ikincisi...
Ve o yüzden nefret, sevginin zıttı değil...
Bu yüzden nefret ederken aynı zamanda sevebiliyoruz®️
22/06/2019
Günaydın🐢☀️