Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

352 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
Orwell'ın iki yılda yazdığı ve 1948 yılında yayımlanan bu eserinde, baskıcı, özgürlüğü kısıtlayan, topluma egemen olan totaliter yönetim anlayışı eleştiriliyor. Birçok ütopya eserinde olduğu gibi düşünce ve görüşler geleceğe yönelik kurgulanıyor. Orwell bu düşünce ve görüşleri, eseri yazmayı bitirdiği 1948 yılının son iki rakamını değiştirerek 1984 yılı üzerine kurgulamış. Yine ütopyaların genelinde görülen siyasi ideoloji ve yönetim eleştirileri bu eserin kurgusunda da hakim. İkinci Dünya Savaşı döneminde çatışan siyasi kutupların iktidarı ele geçirdiklerinde ortaya koyacakları öngörülen yönetim anlayışı eleştiriliyor. Yani yaşanan savaş ve olaylardan ziyade yaşanabilecekler üzerinde duruluyor. Yazarın eleştirileri, kitabın çevirmeni Celal Üster'in dediği gibi "iki uçlu yergi mızrağı" olsa da mızrağın bir ucu diğerine göre daha keskin ve etkili. Zira Orwell, gerek "Hayvan Çiftliği" eserindeki karakterlere yakıştırdığı "yoldaş, eşitlik" söylemleri, gerek bu eserdeki "proleter, ingsos" tanımlamalarıyla bariz bir şekilde Stalin üzerinden komünizm ve sosyalizmi eleştirmekte. Dolayısıyla Orwell'ın eleştirileri alaycı, hatta "Hayvan Çiftliği"ndeki anlatımıyla aşağılayıcı bir komünizm eleştirisidir. Siyasal açıdan tam bir tarafsızlıkla eleştirilerde bulunduğunu söyleyemeyiz ama karşı tavır aldığı konu nettir; Diktatörlük ve Komünizm. Edebi açıdan olağanüstü bir kurgu ve zeka ürünü olduğunu düşünüyorum. Orwell, Büyük Birader olarak adlandırdığı diktatörün, toplumun mutluluğunu, özgürlüğünü, doğallığını yok edişini anlatıyor. Muhaliflerin buharlaştırıldığı, sürekli Büyük Birader'i öven tek taraflı propagandaların yapıldığı, "Hayvan Çiftliği"ndeki Snowball gibi bu eserde de Goldstein isimli bir beka probleminin yaratıldığı, bu beka probleminin tele-ekranlarla, posterlerle sürekli insanların gözüne sokularak, korkularının, nefretlerinin güncel tutulduğu bir yönetim ve toplum anlatılıyor. Kısacası iktidar, yönetimi elinde tutabilmek için her türlü baskıyı, zorbalığı, dayatmayı uyguluyor. Bu uygulamalara, en korkunç insanlık suçu olan işkence de dahil. Yönetimin bu uygulamaları sonucu, sabah yediğini akşam unutan, dün söylediğini bugün inkar eden, bugün ak dediğine yarın kara diyen, çıkarları için sevdiklerini satan, gammazlayan, hak yiyen, utanmadan yalan söyleyebilen, yalan söylediği ayyuka çıkınca silifke yoğurdu gibi yüzü hiç kızarmayan, tezek gibi su yüzüne çıkan, hatta çiftdüşün tekniğini kullanarak yalan söyleyenin kendisi değil karşısındaki olduğunu söyleyen ve buna inanan insanların oluşturduğu bir toplum ortaya çıkıyor. Orwell her ne kadar Stalin yönetimini eleştirmiş olsa da günümüzde eserlerini okuyan birçok insan, anlatılan yönetim anlayışının ve toplum yapısının kendi ülkelerindekine oldukça benzediğini iddia etmekte. Bazı insanlar da anlatılan olayların kendi ülkeleri ile alakasının olmadığını; demokrasiye darbe vuranların, düşünce özgürlüğünü kısıtlayanların, ülkenin gelişmesini ve kalkınmasını engelleyenlerin, beka problemi yaratanların Goldsteinciler ve Snowballcılar olduğunu savunuyor. Bu durum, Orwell eserlerinin siyasal açıdan hala güncel olmasının göstergesi ve insanlar tarafından bu kadar çok okunmasının sebebi sanırım. İktidarın oluşturduğu korku sebebiyle yahut çıkarları doğrultusunda yalakalık yaparak seni seviyorum Büyük Birader diyen insanların değil; düşüncelerini, fikirlerini cesurca ve özgürce söyleyebilen, yaptığın uygulamaları, ideolojini doğru bulmuyorum, partini ve seni sevmiyorum Büyük Birader diyebilen insanların oluşturduğu toplumların var olması dileklerimle, iyi okumalar...
1984
1984George Orwell · Can Yayınları · 2019166,2bin okunma
··
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.