Gönderi

islamın Allah'ı kavramından metafizik hakikat kavramına, İslamın birliğinden, yani islamın basit tektanrıcı öğretisinden (tevhid) felsefi vahdet-i vucud öğretisine, yani "Allah'dan başka ilah yoktur" önermesinden. "varlıkta Allah'tan başka hiç bir şey yoktur" şeklindeki tamamıyla farklı bir önermeye intikal etmek, Müslüman vahdet-i vucudcular için atılan kolay, kolay olmakla beraber, meşru olmayan ve affedilmez bir adımdı . Şirke (çoktanrıcılığa) düşme korkusu idi ki, onları, Allah'ı sadece mevcut olan tek ilâh şeklinde değil, aynı zamanda tek hakikat ve tek Varlık olarak da tasavvur etmeye zorlamıştır. Bu intikal, ib nu'l- Arabinin "Risalet el-Halve" adlı eserinin ilginç bir metninde açıkça görülmektedir. İbnu'l- Arabi burada diyor ki: "Senin tüm halvet (inziva) meseleni açık ya da kapalı olarak herhangi bir türden şirkle ve mutlak inanç içinde bütün sebep ve vasıtaları,bütün ve parçayı inkar etmekle bozulmaya!' birlenme (tevhid) dolayısıyla, Allahla karşı karşıya gelmek üzerine temellendir; çünkü gerçekten sen böyle bir tevhid'den yoksun isen, muhakkak şirke düşersin." Sadece Allah ile karşı karşıya gelmek ve O'ndan başka bütün sebep ve vasıtaları inkar etmek, müslümanların tevhid öğretisidir. Fakat Allah'tan bile bütün sebeplilik fikrini iptal etmek (ki "bütün" kelimesi bunu belirtir) ve "mutlak birlenmeyi" (et-tevhid el-mutlak) ileri sürmek (biz ibnu'l-Arabinin mutlak birlenme ile ne demek istediğini biliyoruz) vahdet-i vucudcu bir öğretidir.
·
27 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.