Benim yaptığım jeopolitik tanımı ise daha kısadır ve jeopolitik kelimesini güçlü bir anlamda ele almaktadır. Ele aldığımız şey basında kullanılan haliyle jeopolitik olduğunda -ki giderek artan oranda böyledir- söz konusu olan, ister resmi ister yasadışı olsun, net olarak yerleşmiş siyasi güçler arasındaki ilişkilerdir. Etnik veya dini gruplar arasındaki kanlı mücadeleler, ülkeler arasındaki savaşlar, bir halkın bağımsızlık mücadelesi, büyük devletler arasındaki çatışma tehditleri. Ben ise, terimin başlangıçtaki anlamı itibarıyla jeopolitik derken, kentsel yığılmalar da dahil olmak üzere büyük veya küçük boyutlu bir toprak üzerindeki güç rekabetlerini kastediyorum. Jeopolitikte coğrafi toprak temel önemdedir, fakat söz konusu olan sadece var olan haliyle değil, kapsamı, engebe biçimleri ve kaynaklarıyla birlikte topraktır. Söz konusu olan aynı zamanda orada yaşayan erkekler ve kadınlar ve kendilerine anlatılan (haksız veya haklı) hikâye nedeniyle kabul ettikleri veya savaşım verdikleri iktidarlar, korkuları ve şu veya bu düzeyde yakın bir gelecek ile şu veya bu düzeyde uzak bir geçmiş hakkında yaptıkları temsillerdir.