Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

464 syf.
·
Puan vermedi
Bir filozofun kaleminden aşkı okumak..
Kitabı Üsküdar kitap fuarından neredeyse bir ay gibi çok uzun bir tatilden İstanbul’a dönüşümde aldım. Bunun biraz da evden ayrılmanın buruk ve kekremsi tadını hafiflettiğini söyleyebilirim. Uykumun kaçtığı bazı gecelerde bana eşlik etti ve benimle sehere erişti. Beni bu kitabı okumaya sevk eden, diğerlerinden farklı ve ilgi çekici kılan iki husus vardı: Biri ruhunu ruhuma yakın hissettiğim birinin bu kitabı sevmesi diğeri ve belki en önemlisi de aşkın, bir filozofun ruhunda ve kaleminde nasıl hayat bulduğunu görme arzusuydu. Şairlerin aşkı, şiirlerinde hayat bulsa da düzyazıda nasıl tasvir ettikleri konusunda derin bilgim yok ama mektup tarzında kaleme alınmış en yakın zamanda okuyup kıyaslayabileceğim eser Ahmet Arif’in Leylim Leylim’i idi. Kitap bilindiği gibi mektuplardan oluşuyor ve sanıyorum çoğunluğun beğenisini kazanmış. Bende de yankısını bulmuş satırları olsa bile, nedenini kendim bile ifade edemediğim bir şekilde biraz tutuklukla okuduğumu söyleyebilirim. Ama Heideger’in Hannah Arendt’a olan saf ve derûni hisleri ve kelimeleri beni ilk sayfasından başlayarak içine çekti. Belki onun bir parçam gibi hissetmeme neden olan yanı şair veya filozof oluşu değil, herkes için sıradan olan birinde de bizim bulabileceğimiz aynı yerden fikirlerin ve ruhun tutuşması, ufkun aydınlanması..da olabilir. Kitabı okurken ara veremediğim, kimi zaman hangi cümlesini paylaşsam kararsız kaldığım, bağlamını ve manasını tam ifade edemeyeceğini düşünüp vazgeçtiğim çok oldu. Yine de rastladığı bir kaç cümleden etkilenip bir kitaba merak saranlardanım. Siz de tanışmak isterseniz Heideger’in yazılarından hoşuma giden, paylaşabildiğim bir kaç satırı bırakıyorum.. #41016164 #41029780 Bu mektuplar 1925 senesinden yani Heidegger’in 35 Hannah Arendt’in 19 yaşından başlayarak 1975 yılına kadar devam ediyor. Ve kitap bir felsefe hocasıyla talebesi arasındaki duyguları, mektupları 3 başlıkta inceliyor. İsimleri de mahiyetlerini yansıtır tarzda - Bakış - Yeniden Bakış ve - Sonbahar adıyla ayrılmış. İlk kısım bu aşkın doğuşuna şahitlik ettiği, biraz da o cezb halini yansıttığı için bende daha çok yankısını buldu sanki. Kitabın son kısmına doğru 1969 yılındaki bir mektubunda Hannah Arendt şöyle yazıyordu: [Bir kaç ay önce Fourcade’den etkileyici bir mektup aldığımı bildirmek isterim, içinde beni övdüğün yazıyordu; “de vive voix”. Hâlâ sevinçten yanaklarım kızarmış durumda.] Gülümsemiş ve tarihe bakmıştım Hannah 63, Heidegger 80 yaşındaydı. :) Bu kitaba salt aşk mektupları nazarıyla bakmak bütünden yoksun kalmaya neden olur çünkü kitapta Hannah Arendt ile Heidegger günün politikasından, siyasi düşüncelerinden, eğitim hayatları ve yaşantıları gibi bir çok konudan konuşuyorlar. Zaten yazılan dönem de Heidegger’in Varlık ve Zaman adlı kitabını yazdığı bir vakit. Ve tabii ki en bariz noktada felsefi meseleler hakkında yorumlarını, soru-cevapları içeriyor. Kitap ayrıca mektuplarla beraber bir çeşit arşiv niteliğinde. Birbirlerine yolladıkları şiir ve resimlerin, el yazısı mektupların orijinal fotoğraflarını bulabiliyorsunuz. Aynı şekilde bu 168 belge için her birini zaman, mekan ve konusu bakımından açıklayan notlar da mevcut. Son olarak da editörün kitaba ve belgelere dair yorumuyla bitiyor. Alanında okuma yapan kimseler için elbet daha derinlikli ve güzel anlaşılabilecek bir eser. Ama benim gibi felsefi açıdan yetkin olmayan kişiler için de bir filozofun bakışından sadece aşka dair düşünceleri için bile hatta belki ilk iki bölüm için bile okunabilecek bir kitaptı. :)
Mektuplar - Martin Heidegger - Hannah Arendt
Mektuplar - Martin Heidegger - Hannah ArendtUrsula Ludz · Kaknüs Yayınları · 201048 okunma
··
99 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.