Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

160 syf.
·
Puan vermedi
Yusuf Atılgan, Türk romanından bahsederken ismi geçilmeyecek yazarlardan bir tanesidir. Eserleri de önemli eserlerdir. Yusuf Atılgan’a postmodern yazar denmez. Tipik bir modernist yazardır. Aylak Adam’da çevresinden kopmuş, çevresine yabancılaşmış birey vardır. C. C. ve ötekiler… Anayurt Oteli’ndeki Zebercet’ten farklı olarak C. toplumu kendisi dışlar. Toplumu kendisi beğenmez. İnsanların kalıplaşmış davranışlar üzerine hareket etmeleri C.’nin sinirlerini bozar. C., kendi yaşamını kendisi kurmak, kendisini kendisi yaratmak ister. Ailesinden gelen birtakım özellikler, onun hayatında belirleyici unsur olur. C., bütün tabuları yıkan bir yapıda olmasına rağmen, öyle bir varoluş düzeyine varmış olmasına rağmen babasının etkisinden kurtulamaz. Mesela bacak takıntısı, libidosunun yüksek oluşu… Çocukluğunda kendisine ne olacağı sorulduğunda (teyzesi tarafından) bıyık bırakmayacağını, komisyoncu olmayacağını söyler. Çünkü babası bıyıklı ve komisyonculuk yapan birisidir. Yani babasından nefret ettiği söylenebilir. Bu kadar uzak olmasına rağmen babası olduğunu, hayatını yaşarken birtakım babasında olan özelliklerin kendisinde bulunduğunu fark eder. Yazar, Aylak Adam’ın sonunda C.’yi öldürmek ister fakat çok melodramik olacağını düşünür, o yüzden onu delimsirek bir halde bırakır. Delirmek de topluma bir tepkidir. İnsanlar delirtilir. Romanın sonu delirme açısından tepkiseldir. Yeniklik vardır. Kurtuluş umudu vardır. Bu kurtuluş umudu kadına bağlıdır. C.’de bir kadın arayışı vardır: Kendisi gibi düşünen, hisseden, seven bir kadın arayışı… C. arayandır. Sokaklarda arar, bazen ‟Bu kadın olabilir mi?ˮ diye laf atar. Böyle kurtuluş istemez. Kurtuluşu kadında görme… Bir erkeğin varoluşunu bir kadınla gerçekleştirmesi, kurtuluşu bir kadında görmesi, kadınlara karşı çok olumlu baktığını göstermez. C. hayatına giren kadınları budayabilir. Güler’in evlilik beklentisi onu sıkar, hemen onu terk eder. Daha sonra Ayşe ile uyum sağladığını düşünür, ondan da ayrılır. ‟Etrafta neden bu kadar kadın var?ˮ der. Etrafta çok kadın olması onu rahatsız eder. Kurtuluş beklentisi hem kadın üzerinden, hem de genel olarak kadınlara bakış açısı olumsuzdur. Aylak Adam C. aktif, zeki, güçlü, parasal olarak da… Aylaklığı herkesin yapamayacağı bir iş olarak görür. Ona bu rahatlığı veren cebinde parasının olmasıdır. Babasından gelen bir mirasa konmuş olmasıdır. Parasını kullanan, bol bol harcayan, güçlü, zeki, entelektüel birisidir. Fiziksel olarak beğenilen, kadınları etkileyen bir adamdır. C. kendisi gibi düşünmedikleri için etrafındaki insanları dışlar, insanları beğenmez. Kendisini düşünen adam, diğerlerini ise düşünmeyenler olarak görür. O, diğerlerini ötekileştirir. İletişime kapalıdır, soğuktur. C., bir kafeye gider, her gün çay içer. Her gün çay içtiği yerdeki garson, ona tekrar çay getirdiğinde rahatsızlık duyar. Güler ile gittikleri yerde portakal suyu içer. Her gün portakal suyu içtiklerini bildiği halde portakal suyu getirmediği için garsonu değerli bulur. Yani etrafıyla iletişime kapalıdır. Ayşe ile olan birlikteliğinde onu insanlarla içli dışlı görür. İşe gider gibi her gün dışarı çıkar. Aradığı kadınları da takip ederek bulacağını düşünür. Güler ve B.’yi görür. Hem hayatının kadınını arar, hem de bunu rastlantısal bir şekilde yapar. Ressam bir arkadaşının mekanına gider. Öğrencilerinden biri C.’yi çizer. Dışarıyla içli dışlıdır. Kiminle iletişime geçmek isterse geçer. Sonuç olarak iletişime kapalıdır. Çevresi tarafından belirlenmiş olması esastır. C.’nin bir bilinçlilik durumu da vardır. İsmini soran kişiye isminin önemli olmadığını söyler. Dolayısıyla isim vermez. Çünkü onun felsefesine göre isim, insanın tercihi olmadan ona verilir. C.’nin böyle bir bilinçlilik durumu vardır. Fakat buna rağmen geçmişinden kopamaz. Ayşe’ye problemlerinin nereden kaynaklandığını anlatırken geçmişin üzerinde hatta etkili olduğu görülür. Özellikle babasının teyzesiyle ilişkisi… C. çocukken annesi ölür, teyzesi ona bakar. Teyzesinin babasıyla ilişkisi vardır. Babasının teyzesiyle cinsel ilişki kurarken C.’nin çocukken karşılaştığı görüntü hiç gözünün önünden gitmez. O sırada babasının üzerine atılır, babası kulağını yırtar. Romanda leitmotiv olarak sürekli kulağı kaşınır. Yani o her ne kadar tepkisel bir anlayış benimsese bile geçmişinin etkisinden kurtulamaz. Kadınlarla ilişkilerinde sürekli babasını hatırlar. Babasının teyzesine söylediği ‟Zehra, şu bacakların yok mu!ˮ lafı romanda defalarca geçer. Teyze ile kendi arasındaki ilişki, C.’nin aradığı kadının biraz da teyzesi olduğu hissedilir. Teyzesi mavi gözlüdür, C. de mavi gözlü kadınlardan etkilenir. Teyzesi rolünü üstlenecek bir kadın, bir tiyatro yaratmaya çalışır. Hayatında karşılaştığı kadınlarda da mavi göz takıntısı, bacak takıntısıyla birlikte teyzesiyle ilişkilendirilir. C. kendisini anlatır. Konuşur. Felsefesini anlatır: ‟İnsanlar hep aynı şeyi yaparlar, düşünmezler, aile kurarlar. Aile kurumundan beklentileri şöyledir, oysa toplum iki kişilik olmalıdır. Gerçek sevgiye dayanır.ˮ Felsefesi diğer insanlarla konuşmalarında rahatlıkla çözülür. Aylak Adam’ın sonu yoruma açıktır. Fakat metinde Ç., onun yaşam tarzı, anlayışı, onun çözülmesi için yeterli bilgi verilmiştir. Romanda en ön planda olan şey olaylar değil, çevre de değil; kişidir. Yani bireydir. C. bulduğu kadını kaçırır. Ona yetişirken bir kaza olur, ortalık karışır. Aylak Adam’da kronik bir durum vardır. Aslında aradığı kendisidir. Aradığı kadının kendisi olmasını ister. Dolayısıyla biraz da kendisini arar. C., Türk edebiyatının, Türk romanının unutulmaz kişisidir.
Aylak Adam
Aylak AdamYusuf Atılgan · Yapı Kredi Yayınları · 201759,8bin okunma
·
44 görüntüleme
Future okurunun profil resmi
Çok iyi. Ama keşke bu kadar içeriği anlatmasaydiniz. Bu özet gibi bi şey olmuş yani :)
Sadece Sıla okurunun profil resmi
Anayurt Otelinden sonra listemdeki bir diğer Yusuf Atılgan kitabıydı Aylak Adam. İncelemeniz kitabı bir an önce okumam gerektiğini tekrar hatırlattı bana teşekkürler :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.