Gönderi

176 syf.
·
Puan vermedi
·
20 saatte okudu
Ama Hangi Paşa?
"Küçük Paşa" Ebubekir Hazım Tepeyran' ın tek romanı. Nabizade Nazım' ın "Karabibik" romanından sonra "köyü ve köylüyü konu edinen" ikinci roman. Eser Hicri 1312 yılının Şubat ayında başlar. Miladi 1894 yılı. Osmanlı Devleti' nin son dönemleri. Orta Anadolu' da bir köyde (muhtemelen Niğde' nin bir köyünde) yaşayan yeni doğum yapmış bir kadın İstanbul' da bir Paşa' nın torununa sütanalık yapması için tutulur ve İstanbul' a getirtilir. Paşa' nın torunu ve sütananın oğlu bu evde birlikte büyürler. Süt çağı bitince sütana köyüne döner ancak oğlu konakta Paşa' nın oğlu olarak yaşamaya devam eder. "Küçük Paşa" olarak üvan alır ve ünvanına yakışır muamele görür. Ev halkı ise bu çocuktan rahatsızdır. Çünkü Paşa iki kez evlenmiş ancak çocuk sahibi olamamıştır. Evin hanımı eğer ki Paşa bu çocuğu oğlu olarak tanıtırsa evlat sahibi olamamaktaki sebebin kendinden kaynaklanacağı, kısır bir kadın olarak anılacağı korkusunu yaşar. Çocuk hanımefendi için bir tehdittir. Ancak Paşa tüm varlığıyla çocuğu sahiplenmiş ve Hanımefendiye çocuktan kurtulabileceği hiçbir yol çare bırakmamıştır. Paşa' nın vefatından sonra ise Hanımefendi muradına erer ve çocuğu kandırarak, köyüne geri gönderir. Çocuk Hanımefendi tarafından sevilmediğinin her zaman farkındadır ve ona anlatılan hayali köy kurtuluş gibi gözükür. Yeşil çimenler, yüksek dağlar, otlayan koyunlar ve kuzularla hayalinde canlandırdığı köyden sonra karşılaştığı köy tam bir hayal kırıklığıdır.Etraf yeşildir, dağlar yüksektir, etrafta koyunlar ve kuzular vardır ama kimse bunu umursamaz. Önemli olan koyunları otlatmak, çeşmeden su taşımak, kısaca hayatta kalmaktır.Halbuki çocuk Paşa' nın evinde bir eli yağda bir eli balda büyümüş, hiçbir zorlukla karşılaşmamıştır. Roman Küçük Paşa' nın köyü gördükten ve yaşadığı hayal kırıklığından hemen sonra olay akışını yavaşlatır ve tamamiyle köye, köylü olmanın zorluklarına, köylünün çektiği sıkıntılara odaklanır. Roman realizm ve natüralizm akımlarının etkisinde kaleme alınmıştır . Ele alınan gerçekler objektif bir bakışla yansıtılır. Anlatım esnasında yazar sadece gözlem yapar; olayların ya da kişilerin olumlu ya da olumsuz taraflarını övmez ya da yermez. Yazar olaya müdahele etmez; sanki olaylar kendiliğinden gerçekleşmektedir ve yazar saedece bunları olduğu gibi aktarmakla mükelleftir. Bu anlamda eser teknik bakımdan biraz zayıf kalmıştır. Esere tamamiyle kötümser bir hava hakimdir. Kahramanın başına sürekli kötü olaylar gelmektedir ve kahraman tüm bu süreç içerisinde yalnızdır. Ona destek olacak kimse yoktur. Küçük Paşa ünvanı ile geldiği bu köy ona alışamaz; Küçük Paşa da köye ve köylülere. Eser "sanat toplum içindir" anlayışını yansıtır. Toplumda aksayan her şey eser boyu irdelenir ve bir çözüme kavuşturulması için uğraşılır. Din, eğitim, sağlık... Köylü bunları bilmez. Dini yaklaşım eserde köy insanlarının dini bir eğitimden mahrum kalışlarından yola çıkılarak anlatılır. Din; köyde imamın arkasında namaz kılan birkaç insan ve uykudan önce edilen: "Yattım sağıma, döndüm soluma, melekler şahit olsun dinime imanıma" duasından ibarettir. Doktor köye gelmez. Eğer o gelirse peşi sıra ölüm de gelecektir. Tifo ve verem tüm ülkenin ensesindedir. Çocuklar okumaz. Ailelerine yardım etmek zorundadırlar. Köylünün hayatı çetindir. Su taşımalı, hayvan gütmeli, tarlayı ekip sürmeli; yani günü çıkaracak ekmeğini kazanmalıdır. Devlet köyü sadece vergi dönemlerinde ve savaşa gidecek asker ihtiyacını karşılaması gerektiğinde hatırlar. Köylü devlete yük değildir. Çünkü devletin köyden haberi yoktur. Devlet sürekli savaşmakta ve varlığını sürdürmek için uğraşmaktadır. Eser derin bir pişmalıkla son bulur. İyiler hala iyidir, kötüler hala kötü. Son pişmanlık hiçbir zaman fayda vermediği gibi yine vermeyecektir. Allah' ın kulları birbirine eşittir ve hepsi de kıymetlidir.
Küçük Paşa
Küçük PaşaEbubekir Hâzım Tepeyran · İnkılap Kitabevi · 2011643 okunma
··
41 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.