Jenkins'in beni fazlasıyla ikilemde bıraktığını söyleyerek başlamalıyım söze. Kafesin Ardındaki Türk Kadını, meselesiyle değil belki ama diliyle objektiflikten uzak bulduğum bir eser oldu. Daha ziyade 1908 Meşrutiyet ekseninde ve onun öncesindeki kadın yaşantısını ele alıyor. Ancak bu ele alışı, bilimsellikten ve az önce belirttiğim gibi tarafsızlıktan uzak bulduğumu söylemeliyim. Daha çok, bir Amerikalı gözünden egzotik bir bakış açısıyla Türk kadınının günlük ve sosyal yaşantısı ele alınıyor. Ancak ne yazık ki yetersiz. Yine de farklı bir bakış açısı görmek isteyenler için bir alternatif olabilir.