Gönderi

saime

saime

, bir kitap okudu
308 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Böyle Buyurdu Zerdüşt
Friedrich Nietzsche
8.4/10 · 38,2bin okunma
·
1.505 görüntüleme
saime okurunun profil resmi
Nictzsche, Böyle Buyurdu Zerdüşt’le kadın-erkek ilişkilerini kendi aristokratik önyargılarına uygun biçimde yorumlar. Sözgelimi. “Yaşlı ve Genç Kadınlar Üstüne" başlıklı söylevde, erkek “derinlik”, kadınsa “yüzey” kapsamında yorumlanır. Aralarındaki ilişki ise katı bir ırk ayrımının hâkimiyetindedir. Erkek, kadın için bir araçtır sadece (amaçsa çocuktur: “Kadındaki her şeyin bir tek çözüm yolu vardır - buna gebelik denir”; erkek içinse kadın hem bir tehlike hem de bir oyun: “Erkek savaş için eğitilmeli, kadınsa savaşçıyı dinlendirmek için: Gerisi deliliktir.” Ayrıca. “Erkeğin mutluluğu: İstiyorum. Kadının mutluluğu: İstiyor.” Nietzsche’nin buradaki çıkarımları cinsiyetçidir çünkü Derrida'nm da iddia ettiği gibi, kadın bir “esrar” ve bir “belirsizlik” olduğundan değil, “eksik” olduğundan kadını “sığ” olarak tanımlar: Kadın, varoluşuna derinlik ve anlam kazandırmak için bir erkeğe ihtiyaç duyar... (
Keith Ansell-Pearson
Keith Ansell-Pearson
,
Kusursuz Nihilist
Kusursuz Nihilist
, Sf.240.)
saime okurunun profil resmi
Bu kaygılar benim, çok merak ettiğim için onun kitaplarını okumaya karar vermemi önleyemediler. Elime geçirdiğim ilk yapıtı, Unzeitgemäßen Betrachtungen’di. Bu kitap beni çok heyecanlandırdı. Onun üzerine, Böyle Buyurdu Zerdüşt’ü okudum. Goethe’ nin Faust’u denli etkileyici bir deneyim oldu benim için. Zerdüşt, Nietzsche’nin Faust’u ve 2 no’lu kişiliğiydi ve dağla pireyi karşılaştırmak gibi olsa da, benim 2 numaram, Zerdüşt’ün yerini tutuyordu. Zerdüşt, ürkütücü ve maraziydi. Benim 2 numaram da mı öyleydi? Bu düşüncenin bana verdiği dehşeti uzun bir süre itiraf etmemeye çalıştım fakat ikide bir, durup dururken ortaya çıkıp soğuk terler dökmeme neden olduğu için sonunda beni kendimle yüzleşmek zorunda bıraktı. Nietzsche 2 no’lu kişiliği, yaşamının sonuna doğru, orta yaşı geride bıraktığında keşfetmişti. Oysa ben, çocukluğumdan beri biliyordum. Nietzsche ad verilmemesi gerekli olan bu şeyden, yani arrheton’dan, doğalmışçasına, biraz bilinçsizce ve fazla dikkat etmeden söz ediyordu. Bu durumun sorunlara yol açacağını zamanında sezinlemiştim. Nietzsche öylesine parlak biriydi ki, neler olabileceğini hiç hesaba katmadan henüz gençken bir profesör olarak Basel’e gelmişti. Üstün zekâsıyla, bir şeylerin eksik olduğunu zamanında fark etmesi gerekirdi. Ürkütücü yanılgısı, 2 no’yu, hiç kuşku duymadan, böyle şeylerden hiç haberi olmayan ve hiç anlayamayacak bir dünyaya korkusuzca salıvermesiydi. Çocukça bir umutla, güçlü heyecanlarını paylaşabilecek ve tüm değer yargılarının ötesine geçtiğini kavrayabilecek insanlar arıyordu. Oysa düşündüğünden şaşmayan iyi eğitim görmüş insanlar buldu. İşin trajikomik yönüyse, onun da onlardan biri olmasıydı. Öbürleri gibi o da, söze dökülemeyecek gizeme balıklama atıldığında kendini anlayamadı ve Tanrı’nın terk ettiği coşkusuz bir topluluğa, bu deneyiminin övgülerini yağdırdı. Sözcüklerin bombardımanı, mecazların üst üste yığılması ve bir ilahiyi dinlercesine kendinden geçmeleri, tümü, birbirleriyle bağlantısı olmayan gerçekler uğruna ruhunu satmış bir dünyanın kendisine kulak vermesini sağlamak içindi ve kendi deyimiyle “ip cambazı”, başa çıkamayacağı denli derin bir uçuruma yuvarlandı. Bu dünyanın acemisiydi ve saplantıları olduğu için ancak çok dikkatli davranılarak başa çıkılabilen bir insana benziyordu. Tanıdıklarım ve arkadaşlarım arasında Nietzsche’nin düşüncelerini onayladıklarını açıkça söyleyen yalnızca iki kişi biliyorum. İkisi de eşcinseldi. Biri sonunda intihar etti, öbürü de anlaşılamamış bir dâhi olarak yitti gitti. Öbür arkadaşlarımsa, zaten bağışıklıkları olduğu için Zerdüşt konusunda hiç şaşkınlığa uğramadılar. Faust bana bir kapıyı açtıysa, Zerdüşt de başka bir kapıyı kapattı ve bu kapı uzun süre kapalı kaldı. İki ineğinin de büyü yüzünden aynı yulara girişini gören yaşlı köylüye dönmüştüm.
Anılar, Düşler, Düşünceler
Anılar, Düşler, Düşünceler
(Sf.108-109) /
Carl Gustav Jung
Carl Gustav Jung
Dušan Markovič okurunun profil resmi
İskele yayınlarından okunabilir mi? Çevirisi iyi mi? Yoksa iş bankasından mı okuyalım?
saime okurunun profil resmi
İki yayıneninden çıkan baskıları da gözden geçirmişti ve İskele Yayınevi'nin çevirisi daha akıcı ve anlaşılır gelmişti. Felsefi içerikli kitaplar beni hep yormuştur, halen o kadar okuma yapmama rağmen zorlanıyorum. :) İş Bankası Yayınları'nı okumak ilgili konuya hakim olmayı, oluşturulmuş bir altyapıyı gerektirir.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.