Bağdat'ın Osmanlı askerlerince kuşatma esnasında Hilleli Mehmet Efendi(Fuzuli) kütüphanededir.O sırada âma olan kütüphaneci "aşkı bilen için yedi gerçek sır vardır,ona sahip olan dünyaya hakim olur." diyerek elindeki hançeri Hilleli Mehmet Efendi'ye emanet eder.Hileli hançeri inceler,kabzasından çıkan deri şeritin üzerindeki şekilleri resmeder ve şeridi matarasına saklar.Hançeri gömer ama sonra çıkararak Osmanlı askerlerine teslim eder.Resmettiği şeritdeki şifreyi yazmış olduğu Leyla ve Mecnun isimli şiir dizelerine saklar.Roman bundan sonra Leyla ve Mecnun kitabının yazıldığı çilekten parşömene dönüşmüş el yazması kitaptaki Mecnun karakterinin ağzından ilerler.Ve 20.yy.başına kadar olan serüven başlar.Kitaptaki sırrın peşine düşen her asırda sayısı yedi olan Babil Cemiyeti'nin çoğu üyesi ,zamanla amaçlarını unutarak kişisel hırslarına teslim olurlar.Bu 400 yıllık serüvende kitap el değiştirdikçe yazarın divan edebiyatı profösörü olduğunu sonuna kadar hissediyorsunuz.Dönemlerin kültürel,sosyal, ekonomik değişimleri gözlemliyorsunuz.Eğer tarihi ve edebiyatı seviyorsanız şiddetle okumanızı tavsiye ediyorum.Kurguyu her ne kadar beğenmeyenler olsa da bence divan edebiyatını okuyucularına anlatmak isteyen bir akedemisyen için Leyla ve Mecnun kitabını kişileştirerek anlatması dahiyane..Kitabın dili Divan Edebiyatı'nı anlatan bir kitap için hiç ağır değil.Damağımda hoş bir tat bırakan kitaplardan biri..

Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşkİskender Pala · L-M Yayınları · 200320,2bin okunma

·

3 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

mehtap atay