Gönderi

Çok değil birkaç zarda güçlerini tüketip enselerini kaşıyarak dönüyorlardı 72. Koğuş'a. Artık koca yıl bir tek tayın almamacasına yaşayacaklardı. Hiçbir yerden hiçbir gelirleri olmadığı gibi, umutları da yoktur. Aç acına yaşayacaklardır. Görünüşe göre böyle olması lazımdır ama olur mu ? Olabilir mi ? Canlıdırlar, delinmiş bir boğazları vardır, yaşayacaklardır. Yaşamalarının yurda, ulusa herhangi bir faydası olup olmadığını düşünmeden, yurdu, ulusu hatırlarından geçirmeden, bir bit, bir solucan, bir hamamböceği, herhangi bir tek hücreli gibi, bir yosun gibi yaşayacaklardır yaşayabildikleri yere kadar. Bunun için de, cezaevinin alacakaranlık dehlizlerinde korkak, haysiyetsiz, rezil, kepaze birer gölge, birer insan iskeleti hâlinde dolaşır, sahipsiz bir tencere, bir kenara bırakılmış bir parça ekmek, süprüntü tenekelerine atılmış zeytin çekirdekleri, kokmuş yiyecekler kollanır. Arada, küçücük maltızlardan biri üzerine kaynayan bir tencereye usulcacık sokulunarak kaşla göz arasında kapak kaldırır, içleri kir dolu uzun tırnaklı el kaynayan yemeği şöyle bir karıştırır, ya bir avuç fasulye, ya da kocaman bir et parçası kapıldığı gibi, zayıf bacakların olanca gücüyle dehlizin alacakaranlığında silinip gidilirdi.
·
17 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.