Kurak topraklarımız var içimizde dönümlerce.. Açgözlülükle mutluluk tıkınan, takındığı gösteriş maskesinin altında gizliden gizliye kendini aşağılayan, kendine güvensizliğinden dolayı sürekli yargılayan, komşunun ne diyeceğini düşünüp durmaktan kafayı yiyen, kendine kurtarıcılar arayan ve neticesinde kendi kendinin esir tacircisi olan; makamı, dini, cüzdanı, tankları yüzünden canlı olanın peşinden giden herkesi karalamaya çalışan, çorak, kurak, dar kafalı ve sınırlı hallerimizi barındıran topraklar... Bu eserle bir Osmanlı tokadı gibi çarpıyor hasır altı ettiğimiz gerçekler; fakat bu tokat seni beni yok etmek için atılmıyor elbet, gör kendini ey insanoğlu gör de doğru yolu seç diye çarpıyor yüreğine. Özgürlüğün her gün boğulmasına nasıl izin verdiğimizi ve bu sayede nasıl kölelik üretildiğini görmek için lütfen okuyun ve okutun..