Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

232 syf.
7/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Üniversitede Psikoloji alanındaki kuram dersleri okutulurken öncelikle ilgili kuramcının hayatı üzerinde durulur. Bu sayede kuramcının hayatı ile kuram arasındaki bağlantı daha kolay bir şekilde kurulmuş olur. Çok yerinde bulduğum bu uygulamada hayatı ile kuramı arasındaki bağlantıyı en net hissettiğim kuramcı ise Adler’di. Adler 1870 yılında Viyana’da doğmuştur. Sekiz çocuklu bir ailenin üçüncü çocuğudur. Yan taraftaki yatağında yatan kardeşinin küçük yaşta ölmesi Adler’i derinden sarsmıştır. Bu durum ve daha sonrasında kendisinin dört yaşında zatürreeden dolayı ölümle burun buruna gelmesi onu tıp eğitimine yönelten temel etkenlerden ikisi olmuştur. Yaşamının ilk yılları hastalıkla geçen Adler annesi tarafından oldukça şımartılmış, küçük kardeşinin doğumuyla da bu popülaritesi yerinden oynamış ve deyim yerindeyse tahtından alaşağı edilmiştir. Adler’in öğrencilik çağları da zorlu geçmiş, öğretmeni babasına Adler’in ayakkabı tamircisinden başka bir şey olmayacağını söylemiştir. Bunun üzerine çok fazla çabalayan Adler, okulu birincilikle bitirip Tıp öğrenimini Viyana’da yapmıştır. Şimdi ise çoğumuz tarafından tanınan Adler, günümüz varoluşçu kuramlarına öncülük eden “Bireysel Psikoloji” ekolünün kurucusudur. Burada Adler ile ilgili temel olarak özellikle üç bilgiden bahsettim: Kardeş sayısı ve sırası, sağlıksız bir çocukluk ve başarısız olacağı öngörülen okul hayatı. İşte Adler’in kuramının temel çatısını da bu kavramlar oluşturmaktadır ve kitapta çoğunlukla bunları okumaktayız. Mesleki anlamada kendime yakın bulduğum Adler ‘in Bireysel Psikoloji yaklaşımında, çok küçük yaşlardan itibaren olaylar karşısında bir duruş geliştirdiğimizden bahsedilir ve buna da yaşam üslubu adı verilmiştir. Her bireyin kendine özgü bir yaşam üslubu vardır. Bu yaklaşıma göre diğer önemli nokta, kardeş sayısı ve sırasıdır. Kaçıncı sırada doğduğunuz sizin kişiliğiniz üzerinde sandığınızdan daha fazla etkiler yaratmaktadır (Bu kısımda istemsizce kendi kardeş sayınızı ve doğum sıranızı düşünüyor, kendi kişiliğinizle bağlantılar kurmaya çalışıyorsunuz )Ancak burada Adler'in kesin dili biraz kuşku uyandırmaktadır. Sonuçta hayatımızı şekillendiren onlarca etken vardır ve doğum sıramız bunda çoğunluğu kapsayacak kadar önemli midir? Adler kuramında hastalarının ilk anılarının bilinmesine büyük önem vermiş, ilk anıları alınan hastaların sorunlarının büyük oranda anlaşılacağını ileri sürmüştür. İlk anılar, doğum sırası ve üstünlük çabası ekseninde ilerleyen kitap, bolca vaka ile desteklenmiş ve böylece anlaşılması kolaylaştırılmıştır. Ancak söz konusu vakalarda bu kavramlara fazlaca önem atfedilmesi ve vakaların bu kavramlar aracılığı ile kolaylıkla çözülebileceği ihtimali insanın karmaşık bir varlık olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda bana biraz uzak gelmiştir. Okuyucu da bu kavramları bu sıklıkla görmekten sıkılabilir. Ancak kitabın yazılma tarihini de göz ardı etmemek gerekir. Kitapta bahsedilen diğer bir konu da hepimizde bir aşağılık duygusunun olduğu, bunun aslında kendi yaşam amacımızı oluşturmak ve üstünlük duygusuna erişmek için bir motive edici güç olduğu ancak bu durumun çeşitli yaşantılarla toplumsallıktan uzaklaşarak yaşamın kötü taraflarına odaklanıldığı takdirde üstünlük kompleksine dönüşeceği tehlikesinden bahsedilmiştir. Bu bağlamda sosyal uyumu yakalayabilen insanlar yani toplumla bir olabilen insanlar başarılıdır. Adler aynı zamanda toplumsallığa bu denli vurgu yapıp kuramın adının “Bireysel Psikoloji” olması tezatlığının farkındadır ve açıklaması da kitapta mevcuttur. Adler kitabında bunlara ek olarak vücut duruşumuzun ve düşlerimizin de kişilik yapımız hakkında karar vermek için birer ipucu olabileceğinden bahsetmektedir. Son olarak eğitim ve sorunlu çocuklar, hatalı yaşam üslubu, yasalara aykırılık, sevgi ve evlilik ve cinsellik konularını genellikle aşağılık kompleksi ve üstünlük çabası perspektifinden bakarak incelemiştir. Kitapta beni en çok içine çeken ve etkileyen nokta ise vakalar üzerinden kavramların açıklanması ve kitapta harika tespitlerin bulunması. Kitabı okuyup giderken kafanızı kaldırıp “Aaa! geçekten öyle.” diyeceğiniz kısımlar oldukça fazla. Kendi kişiliğinizi bu kavramlar üzerinden düşünüp analiz etmeye çalışmak ise enfes. İşte bu yüzden bu kitaplara “Psikoloji kitabı, alan kitabı, o yüzden okuması zor olur, uzak durayım.” diye bakılmamalı. Bunlar aslında kendini tanıma ve anlama kitapları. Kendinizi daha yakından tanımak istiyorsanız buyurun derim. Keyifli okumalar…
Yaşama Sanatı
Yaşama SanatıAlfred Adler · Say Yayınları · 20182,581 okunma
··
275 görüntüleme
Berf okurunun profil resmi
Adler'in kardeş sayısı ve sırası hakkındaki görüşleri benim de ilgimi çekmişti ve ben bunun gerçekten kişilik üzerinde etkili olduğunu düşünüyorum. Bunun gibi önemsiz gördüğümüz birçok detay aslında kişilik üzerinde fazlasıyla etkili zaten biraz gözlemlemeye çaba harcarsak bunların farkında olacağız... Derste konu açılınca hepimiz istemsizce kendi sıramızla bağdaştırmaya çalışıyorduk bunda bile "zavvallı ben" ve problemli çocuk kısmına dahilmişim yahu biz ortanca çocukların derdi de bitmiyor:))
Zehra D. okurunun profil resmi
Ahh ortanca çocuklar ahh 🙋😆
4 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.