Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

62 syf.
7/10 puan verdi
Hayat da tezatlıklar dünyası değil midir? Zıtlıkların uyumu ile Dünya yaratılmış.Şiirlerde ölüm ve hayatın iç içe geçtiği bu kitapta da tezatlığın ahenkini hissediyoruz. Dünya'da yaşam ve ölümün iç içe olması belki de insanlığın bir parçası. Ölüm dediğime bakmayın çünkü ölümden sonraki yaşamdan da bahsediliyor bu şiirlerde. Ölümden sonraki yaşamı düşünmek ise bende ilahi esintilerin yayılmasına sebep oluyor. Zaten kitaptaki şiirlerde de bu esintiyi fazlasıyla hissediyorsunuz. Şiirlerde en çok hissettiğim şey Dünya'nın altı günde yaratılmasına dair mısralar, Tanrı'ya olan sevgi ve Şeytan'ın insanları kışkırtma çabaları. "Şüphesiz sizin Rabbiniz, gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratan ve Arş’a kurulan, geceyi, kendisini durmadan takip eden gündüze katan, güneşi, ayı ve bütün yıldızları da buyruğuna tabi olarak yaratan Allah’tır. Dikkat edin, yaratmak da, emretmek de yalnız O’na mahsustur. Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın şanı yücedir. (Araf 54)” Ben de biraz araştırma yaptım. Altın günde yaratılma olayı ile ilgili bazı sonuçlar buldum: "Kur’ân-ı Kerîm’de Allah’ın fiilleri için kullanılan yevm (gün) kavramını yirmi dört saatlik zaman süresi şeklinde anlamamak gerekir. Nitekim başka âyetlerde O’nun fiilleri hakkında yevm kelimesi “an” mânasında kullanıldığı gibi (Rahmân 55/29), Allah’ın katındaki bir günün insanların hesaplarına göre 1000 yıl tuttuğu da ifade edilmiştir (Hac 22/47; Secde 32/5; ayrıca bk. Meâric 70/4). Her ne kadar âyetteki altı günü, dünya günüyle altı gün diye anlayanlar olmuşsa da, gökler ve yer yaratılmadan önce günden söz edilemeyeceği için, bilhassa bazı çağdaş tefsirlerde –kâinatın yaratılışıyla ilgili yeni teoriler dikkate alınarak– bu altı günü, her birinin ne kadar süre devam ettiğini ancak Allah’ın bildiği “altı devir” diye anlamanın daha münasip olduğu belirtilir. Esasen an, nokta gibi boyutsuz bir zamandır; aynı şekilde sonsuzluk da boyutsuzdur. Böylece sonsuz varlık için an da sonsuzluk da birdir. Buna göre sonlu ve sınırlı varlıklar için düşünebildiğimiz boyutlu ve sınırlı zaman dilimlerini Allah ve O’nun fiilleri hakkında düşünmemiz mümkün değildir. Bu sebeple yaratıcı-yaratılan ilişkisinin söz konusu olduğu konumlarda zaman kavramlarını daima yaratılan açısından dikkate almak gerekir."" Şiirlerinde dikkat ettiğim bir diğer nokta ise İnsanların topraktan yaratılığına dair sözleri oldu. Çamur, toprak gibi imgeleri yaratılış ile birleştirerek bunu şiirlerine aktarmış. Andolsun biz insanı çamurdan (süzülmüş) bir hülasadan yarattık. Sonra onu (Hz. Âdem'in nesli olan) insanı sarp ve metin bir karargahta (rahimde) bir nutfe (zigot) yaptık. Sonra o nutfeyi alaka (yapışan şey) hâline getirdik, derken o alakayı mudga (bir çiğnem et) yaptık, o bir çiğnem eti kemik(lere) çevirdik (ve) o kemiklere de et (kaslar) giydirdik. Sonra onu başka yaratılışla inşa ettik (can verdik, konuşma verdik)..." (Mü'minun, 23/12-14). Benim şiirlerde en çok sevdiğim kısım ise Dünya'nın şu andaki durumunu eleştirmesi oldu. Savaşın eleştirildiği çocukların çocukluğunu yaşayamadığını anlattıldığı kısımlar beni okurken etkiledi. Savaşın belki de en çok çocukları etkilediğinin en büyük kanıtı. "HEEEY DÜNYA Kan kan olmaktan Her tarafı aynalı bu sokakta Sır oluyor kan Sağ oluyor kan Sol oluyor Bir avuç tuz oluyor Ayna aynaya çarpıyor kırılmadan Göz göze değiyor Çelik çeliğe Bir hilal sakinliği uzayan Çivit kokulu bir çarşaf düşerken balkondan Seyredilen beyaz perde Çocuklar sallanıyor Salıncak ipiyle yapılan sapanlar Uçurtma ipiyle Heeey dünya! Bütün uçurtmalar tellerde Bu sokakta çocuk oluyor kan" Eğer sade bir dili olan şiirlerden ve ilahi esintilerin olduğu şiirlerden hoşlanıyorsanız kitabı tavsiye ederim.
Hiç ve Her Şey
Hiç ve Her ŞeyBülent Özdemir · Şule Yayınları · 2018302 okunma
·
20 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.