Gönderi

Daha fazla dolar borçlanmak bir ülkenin bilançosunu düzeltmez. Bu kaynaklar, ülkenin yükümlülüklerine yeni anapara borcu eklenmesinden öte işlev görmezler. Eğer kamu kesimi ve özel kesimdeki kuruluşlar para birimi uyumsuzluğunun (currency mismatch, yani varlıklar ile yükümlülüklerin farklı para cinsinden olması, örneğin dolarla borçlanıp TL ile gelir elde etmek gibi) sıkıntısını çekiyorsa, ülkeye borç vermiş olanlar, bu tür desteklerin yalnızca sorunu ertelediğini bilirler. Para birimi uyumsuzluğu ödeme gücü yetersizliğinin temel kaynağıdır ve daha fazla borç alınarak çözülemez. Eğer bir ülke para birimi uyumsuzluğundan değil de vade uyumsuzluğu (maturity mismatch, yani kaynaklar ile yükümlülükler arasında vade uyumsuzluğu olması, örneğin mevduatın ortalama vadesi 3 ay iken kredilerin ortalama vadesinin 1 yıl olması gibi) ya da likidite eksikliği sorunundan dolayı sıkıntıya düşmüşse o zaman dış borçlanma yararlı olabilir.” Bu saptamalar, IMF’nin Türkiye’ye kriz sırasında ve sonrasında yaptığı yaklaşımın teorisini ortaya koyuyor. Bu analizi gördükten sonra bir kez daha anladım ki IMF, kriz çıkmadan ve sistem çökmeden Türkiye’nin ayağa kalkmayacağına inanmış ve bu yaklaşımı uygulayarak Türkiye’nin batmasına göz yummuş. Türkiye’deki finansal krizin altında hem para birimi uyumsuzluğu hem de vade uyumsuzluğu yatıyordu.
·
12 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.