Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

184 syf.
10/10 puan verdi
Bir insanın hayatının doğumuyla başladığına emin misiniz? 1976 Haziranı'nda Paris'te, metroda tesadüfen karşısına çıkan daha önce gazeleterde direnişin kahramanı olarak okuduğu kişiyle sohbet ederken tuttuğu notlardan ve sorulardan oluşan bir kitap. Önce tahttan indirilen sonra da bilekleri kesilmiş halde bulunan, intihar mi etti yoksa öldürüldü mü bilinmeyen Osmanlı padişahının hikayesiyle başlıyor. Verdiği bilgilere bakılırsa 1. Abdullaziz sanırım. Tam olarak tarih kitabı değil, aşk kitabı değil, direniş, mücadele kitabı da değil fakat bunları içine alan, kapsayan akıcı bir kitap. Kitabın ana karakteri İsyan Kitapdar. Babası Türk, o dönemde Ermeni- Türk kavgası var fakat babasının en yakın arkadaşı bir Ermeni. Babası tarafından geleceği o karar vermeden kurulmuş bir çocukluk geçirdi. Fakat kendi kararlarını almaya başladığı zaman bu zincir kırıldı. Tıp öğrencisi üstelik fazla zeki ve çalışkan fakat bir süre sonra önceliği değişiyor ve insanlık oluyor. Direniş olarak bahsettiğim bu savaşlarda kız arkadaşı oluyor daha sonra da evleniyorlar tüm zorluklara rağmen ama o da Yahudi. İnançların farklı olduğu yerlerde birliktelik ve uyum olmaz çünkü saygı göstermiyorlar fakat bu geçmişten günümüze kadar değişmeyen bir şey çünkü hâlâ dinlere saygı göstermeyen insanlar var. Ama kitap diyor ki hep savaş var, hep düşman var fakat bu olanlara dahil olmak zorunda değilsiniz. En büyük savaş kendilerinin bu konuda verdiği savaştır. İsyan anlatırken iki savaş dönemini, savaşın insanlar üzerindeki etkilerini, din, dil, ırk farklılıklarını gözler önüne serer. Ve asıl vurgulamak istediği şey buna rağmen insanların bir arada, barış halinde yaşayabildiğidir. Çünkü bilmeliyiz ki insanlık böyle kimliklere, kalıplara vasıf değildir. O zamanlarda kod adı kullanıyor, Bakü. Bu savaşta direnişin sonucunda kahraman oluyor, yaşadığı şeyler sonucunda tımarhaneye de gidiyor, kızını 20 sene göremiyor sağ babasından yetim kalmış bu genç kız babasının arkadaşı sayesinde ona kavuşuyor fakat İsyan öyle bir haldedir ki onun ilacı artık sadece tımarhanedir. Bu düşünce onu babasından uzaklaştırır fakat İsyan için yeni bir umut doğar. Kızı için artık kendine gelmeli ve ona Baba olabilmeli. Bu süreçte savaş olduğu için eşiyle ayrı kalır, mektuplaşmaları sırasında artık eşi onun yanında değildir, o iyi olduktan sonra konuşmaları en iyisidir. Zaman onları böyle zalimce ayırır. Tımarhaneden çıkan bir savaş sayesinde kurtulur ve eski dostunun yanına gider. İşte burada kitabın konusu savaş değil aşk oluyor. Arkadaşı yardımıyla eşine mektup yazıp gönderiyor. Yıllarca ayrı, hasret kaldığı eşine yazdığı tek cümle: 20 Haziran da buluşalım. Sonra ne mi oluyor? Tüm bunlar anlatılırken yarın 20 Haziran oluyor. Yani İsyan daha geçen haftalarda çıkmıştır Tımarhaneden, daha yeni kavuşmuştur özgürlüğe. Yıllar öncesini anlatıyor gibi daha şimdiyi anlatıyormuş meğer. Yarın oluyor, verdiği adreste bekliyor onu. Bizim bu soruları soran karakter de biraz uzakta izliyor onları. Saat geç oluyor tam bitti derken geliyor Clara. Şimdi ikisi sarmaş dolaş, onları ayıran kaderi utandırmak istercesine. Sonra Clara bir şeyler söylüyor. Kim bilir belki kaldıkları yerden devam edecekler ya da Clara kendine yeni bir hayat kurmuştur. Bunu öğrenmek yerine yazar gidiyor oradan. Bizi öyle yarım ve eksik bırakıyor. Biraz sitemli, biraz duygulu, biraz da minnetle bitiriyor cümlelerini. Keyifle okunacak ve hayret ettirecek şahane bir eser. Tımarhanedeki sohbetleri, kendince kurduğu cümleler hepsi altı çizilecek kıymetli sözler. Hayat kendi yolunu çizer hep; yatağından edilince hemen yenisini kazan nehirler misali. Böylesine kitaplar okunmayı hak ediyor.
Doğu'nun Limanları
Doğu'nun LimanlarıAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202132,5bin okunma
·
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.