Magda Szabo'nun okuduğum dördüncü kitabı. Maalesef ki yazarın Türkçeye çevrilmiş başka kitabı yok. Bu sonuncusuydu.
''Assolistler hep en son çıkar sahneye'' sözünü doğrularcasına tamamen tesadüfi olarak son sırada okuduğum bu kitap, her biri birer şaheser olan okuduğum Szabo kitaplarının içinde bana göre ruhsal tahlil ve anlatım yönünden, en iyisi ve en doyurucu olanıydı diyebilirim.
Kitap, insana bir iç dünya ve duygu şöleni sunuyor. Bu yönden, çok kapsamlı ve doyurucu bir şekilde yazıldığından dolayı büyük keyifle okunuyor. Bir yandan bu harika kitabın finalini merak edip bir an önce bitirmek isterken, diğer yandan yaşattığı ruhsal ve duygusal dramatik şölen dolayısıyla çabuk bitmesin diye yavaş yavaş okumak istiyorsunuz. Yani insana böyle bir ikilem yaşatıyor.
Kitapta herhangi bir diyalog yok. Konu, sadece Ezster Encsy isimli bir kişinin, zaman sırasına uymadan dönüşlerle, kendi iç dünyasıyla birlikte çocukluğundan beri yaşadığı olayları anlatmasından ibaret. Yaşadığı tüm olayları, o andaki iyi ve kötü düşüncelerini, yapmak istediklerini, aklından geçirdiklerini tüm detaylarıyla muhteşem bir şekilde bir kişiye hitaben anlatıyor. Ama bu kişinin kim olduğu, kitabın ancak orta bölümünü geçtikten sonra ortaya çıkıyor.
Yazarın okuduğum dört kitabı da bir harikaydı. Her birinin ayrı bir özelliği vardı. Ama bu kitabı, bence ruha hitapta en doyurucu olanıydı.
Yoksul bir çocuğun, çocukluk yıllarından başlayıp, ünlü bir tiyatro aktristi oluncaya kadar geçen zaman içerisindeki her türlü şartlar da, nasıl güçlü ve sağlam durulduğunu gösteren, müthiş bir karakter olan Ezster Encsy 'nin, kolay kolay hafızalardan silinebileceğini sanmıyorum. Hele hele bu kişinin ömrü boyunca içinde taşıdığı kıskançlık duygusunun anlatımı muhteşemdi diyebilirim.
Sonuç olarak zaman sırasına uyulmaması dolayısıyla okurken biraz zorluklar yaşanıyor olsa da , büyük beğeniyle ve keyifle okuduğum bu kitabın okunmasını diğer Magda Szabo kitapları gibi herkese tavsiye ediyorum.