Selim İleri'nin "İlk Gençlik Çağına Öyküler" adıyla derlemiş olduğu üç ciltlik serinin ilk kitabı olan bu eserde otuz beş farklı yazardan birer öykü bulunuyor. Öyküler yazarların doğum tarihlerine göre baştan sona sıralı bir şekilde dizilmiş. Eserde, doğum tarihi 1860-1920 arasında olan yazarlara ait, sevgi, aşk, keder, yalnızlık, hastalık gibi konuları içeren bireysel, psikolojik öyküler ve çoğunluk olarak yoksulluk, sosyal düzen, ekonomik sıkıntı, eşitsizlik, sınıf ayrımı, insani değerler, aile içi sıkıntılar, doğa, deniz, hayvanlar, savaş, gurbet, gelenekler, sokak çocukları gibi konulardan oluşan toplumsal, sosyolojik öyküler bulunuyor. Örneğin yoksulluk konusuyla ilgili olarak Sabahattin Ali'nin "Isıtmak İçin" ve Orhan Kemal'in "Çikolata" isimli muhteşem öykülerini söyleyebilirim. Bu iki yazarın yanına, içerisinde denizi, adası, balıkçısı bol olan "Haritada Bir Nokta" öyküsünü "yazmasam deli olacaktım" diyerek bitiren Sait Faik'i de ekliyor ve bu üç efsane öykü yazarını, eserdeki diğer otuz iki yazardan ayırıp, haddimi aşarak kral ilan ediyorum.
Eserde "Yüksek Ökçeler" öyküsü bulunan Ömer Seyfettin Yalnız Efelerin Reis'i, "İlk Görücü" öyküsünde görücülük geleneğini gelin hanımın gözünden mizâhi üslupla anlatan Ahmet Hikmet Müftüoğlu ise Çağlayanlar diyarının Türkmen Beyi'dirler...
Uzun romanlarına hayran olduğum, kısa öykülerin anlatmak istediklerine dar geldiğini düşündüğüm, bu derlemede, bir emeklinin ruh halini anlattığı "Rayların Sesi" öyküsü bulunan Kemal Tahir diyalogların efendisidir.
Daha önce okumadığım yazarları okuyup üslupları hakkında ufakta olsa bilgi sahibi olabilmek için almıştım bu kitabı. Diğer iki ciltte okunmak için hazırda bekliyor. Birinci ciltte ilk defa okumuş olduğum, öykülerindeki üsluplarıyla zihnimi ve gönlümü on ikiden vuran yazarlar Haldun Taner, Kemal Bilbaşar, Mehmet Seyda ve Peride Celal oldu. Haldun Taner'in toplumsal düzeni iskambil kağıtları üzerinden anlattığı "Konçinalar" öyküsüne, Kemal Bilbaşar'ın "Sümbûl" öyküsündeki müthiş anlatım şekline, Peride Celal'ın aile içi ilişkileri ve yoksulluğu anlattığı, toplumdaki siyasi kutuplaşmayı yansıttığı, televizyon yayınlarını inceden eleştirdiği "Açık Oturum" öyküsüne ve Mehmet Seyda'nın "Evimin Erkeği" öyküsündeki psikolojik tahlillerine bayıldım.
Halit Ziya Uşaklıgil'in "Kar Yağarken" öyküsü ve Samet Ağaoğlu'nun "Sokak" öyküsü de sokak çocuklarının anlatıldığı güzel öykülerdendi.
Öykü sevenlerin beğeneceği bir derleme eser olduğunu düşünüyorum.
İyi okumalar...