Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

256 syf.
9/10 puan verdi
·
31 günde okudu
"Kaideyi bozan istisnalar da kaidedendir"
Şu zamana kadar okumakta bu denli zorlandığım bir başka kitap olmadı. Buna, kişisel sebeplerle okumaya uzun aralar vermem de sebep oldu elbette Çünkü yazarın anlattığı konular birbiriyle ilişkili, birini kaçırınca devamını da anlamakta zorlanıyorsunuz, araya zaman girmesi de anlamı kaçırmanıza sebep olabiliyor. Adından da anlaşılacağı üzere kitapta tüketim toplumundan dem vuruluyor fakat tüketim toplumu fiziksel ihtiyaçları karşılamak üzere sürekli tüketen sürekli alım-satım yapan bir topluma karşılık gelmiyor. İster alışveriş yapın ister yapmayın siz de bu zihniyet oturmuşsa yemeseniz de, içmeseniz de artık tüketim toplumunun üyesisiniz. Yazar sisteme karşı çıkarken aynı şuurla karşı çıkmanın da yanlış olduğunu ifade ediyor. Marksizm'in hatası da budur.Hatta bu sebeple Marx için ''En son liberalist Marx'tır. '' denmiştir. Baudrillard sisteme farklı bir literatür ile karşı çıkmış, kendi sözlüğünü ve simülasyon teorisini oluşturmuştur.Kendi teorisinden yola çıkarak ekonomi , sanatın bir çok dalı, kadın erkek ilişkisi, demokrasi ve özgürlük söylemleri gibi bir çok konuyu, kavramı yorumlamıştır. Kitaptaki her bir başlık ayrı ayrı incelenmeye ihtiyaç duysa da benim kalemim bu kadarına yetmiyor. O sebeple dikkatimi çeken bir kaç noktaya değineceğim. Linkini bıraktığım videoda Turan Demir'in de bahsettiği gibi bir kavram, bir şey kendisinden olmayanı dışarıda bıraktığı için kendi varlığıyla ortadadır, bilinç de bunu bildiğinden fikir üretir.Artık kavramlar bu şekilde değil. Nesneler herhangi bir duygunun yerine geçebiliyor.Artık çamaşır makinesi sadece çamaşır makinesi değildir. Statünün, cinselliğin hatta boş zamanın yerine geçebilir. Yani bir şey kendinden olmayanı dışarıda bırakmayınca anlam ortadan kayboluyor ve her şey, her şeyin yerine geçebiliyor. Her kavram anlamını yitirdiğinden, referans noktaları kalktığından sistemde her şey meşruluğunu kendi içinde buluyor. Yani güç kimin elindeyse o istediğini yapabilir. Hukuk mesela elbette muktedirin sopası haline gelebilir.Kaz Dağlarında doğanın katli de, böylece sistem içinde meşrulaşabilir. Bir diğer nokta ise medya ile gerçeklik algısı değiştiğinden reklamın da etkisiyle bizler piyasayı belirleyenin tüketicinin arzuları olduğu kandırmacasıyla aslında üreticilerin belirlediği bize dayatılan ihtiyaçlar kavramı ile manüple olur ve sunulan seçenekler arasından tercihimizi yaptığımızdan, tüketirken kendi arzumuza göre hareket ettiğimiz yalanına inanırız. Baudrillard, tüketicinin özgürlüğünün ve bağımsızlığının tamamen bir aldatmaca olduğunu kendi kavramlarıyla daha da etkili ifade ediyor. Aslında arzularımıza göre tüketmediğimizi, tüketmeyi arzuladığımızı, yani arzulamayıı arzuladığımızı, zaten bu sayede sistemin varlığını sürdürdüğünü ifade ediyor. Size önerim kitabı konuya ilgiliyseniz ve yoğun bir anlatımla farklı bir literatüre hazır olduğunuz zamanda okumanız. Çeviri olmasından da kaynaklanıyor olsa gerek beni zorlayan bir okuma oldu. Anlamadığım kimi yerleri atladım ve sonradan kitabı bir daha okumayı düşündüğüm için kendimi zorlamaktan vazgeçtim. Anlamın yokluğu kadının özgürleşmesi yalanı sosyal yardımlar yalanı ve daha bir çok yalanla aslında nasıl da zayıf grupların denetim altına alınıp saldırganlıklarının azaltıldığı gibi pek çok dikkat çekici nokta var. Aldığım notlar ve altını çizdiğim bir çok satır oldu fakat şimdilik o konulara girmeyeceğim . Belki uygun bir vakitte incelemeyi güncellerim. Benim yazarı anlamak için faydalandığım kaynak youtube.com/watch?v=2g5lC3J... Keyifli okumalar
Tüketim Toplumu
Tüketim ToplumuJean Baudrillard · Ayrıntı Yayınları · 2021972 okunma
·
78 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.