YouTube kanalımda bu tür ölmeden önce okunması gereken değil okumadan önce ölünmesi gereken çay edebiyatı kitapları için içerikler hazırlıyorum: ytbe.one/xHTvIh7z7ws
Çay var,
İçersen,
İnceleme var,
Okursan...
Oğuz Aktürk
Evet arkadaşlar, gördüğünüz gibi artık ben de kitap çıkarabilecek yetkinliğe ulaşmış görünüyorum. Şu an
Nietzsche Ağladığında kitabını okuduktan sonra aklımda şimdi ne okuyabilirim bu kadar iyi başka kitap var mıdır sorusu olmuştu. Sevgili Oğuz toplum olarak kullandığımız gündelik dili, merak ettigimiz konuları, okuma oranını, edebiyata ve çok okumaya karşı tutumumuzu düşündüğümüzde aslında bu kitabın neden bu kadar okunduğunu anlamak çok zor değil.
İnsanların çoğu kendi ilgi ve anlam dünyasına göre eğer okumak aklına gelirse sosyal medyada ün kazanmış herhangi bir edebi nitelik taşımayan kitapları tercih ediyorlar.
İş yerinde oda arkadaşım Şeyma Subaşı nin kitabını (!) okudu. Ne anladığını sormaya cesaret edemedim.
Diyecek daha çok şey var, daha fazla uzatmadan velhasıl kelam maalesef günümüzde niteliğin, kalitenin, özellikle de edebi değerin bir anlamı kalmamış sonucuna varıyoruz.
Meşrubat edebiyatları bitmedi gerçekten. Bir de bunun İslami romantizm etkisindeki hali var. Umarım rastlamazsınız. Ayrıca böyle kitapların genç yazarlar için kötü örnek olduğunu düşünüyorum.
Asla okumayı dahi düşünmediğim bir kitaptı, nasıl karşıma çıktıysa, incelemenizi okuyunca ne kadar çok şey kaçırmışım gelsin çaylar gitsin çaylar. Kendi çayımı kendim demlemediğim için selam da veremedim kusura bakmayınız. Ne kadar çok güldüm :)) elinize sağlık
Evet,
O zaman,
Muhteşem,
İncelememe,
Devam ediyorum...
Gözlerimden yaşlar aktı gülmekten 😂
Ve ikinci kez gülme krizine sokan boş sayfa ve çay resimlerine bakarken tekrar tekrar bu inceleme iyi ki yazılmış dedim. Elinize sağlık 😂🌼
Okurken çok eğlendiğim, güldüğüm, izlemekten de keyif aldığım tiyatral gösterin ile renk kattığın etkileyici bir inceleme olmuş. Ellerine sağlık Oğuz👏👏👍🙂 övgünün yanı sıra yergi de eleştiriye dahildir. Emeğine sağlık🙋🏻