• Birisi geldi, bir yeri bellemeye koyuldu. Ahmağın biri de dayanamadı, bağırmaya başladı.
• “Bu yeri ne diye belliyorsun; toprağı ne diye yarıp darmadağın, perişan ediyorsun?”
• Adam; “Ahmak!” dedi, “Yürü, işine git! Benimle uğraşma, sen yapılmayı yıkılmada bil!
• Yeryüzü kazılarak, alt üst edilerek çirkinleştirilmeseydi, yıkılmasaydı, nasıl gül bahçesi ve buğday tarlası haline gelirdi?
• Düzeni alt üst olmasaydı, nasıl olurdu da gül bahçesi tarla, bostan haline gelirdi?
• İçi iltihaplı yara, neşterle deşilmedikçe nasıl iyileşir ve nasıl kapanır?
• İlaçla kanın, balgamın, safranın, iliğin temizlenmezse, hastalık nasıl geçer, nasıl şifâ bulur?
• Terzi elbise yapacağı kumaşı parça parça keser. ‘Neden kesiyorsun?’ diye bir kimse terziye çıkışabilir mi?
• ‘Bu kıymetli atlası neden parçaladın? Ben parçalanmış kumaşı ne yapayım?’ der mi?
• Her eski binayı yeniden yapabilmek için önce onu yıkarlar!
• Böylece dülgerin de, demircinin de, kasabın da işi yapmaktan evvel yıkmaktır!
• Helile ve Belile’yi de havanda döğerler, un ufak ederler. Eski hali yok olur ama, bedenin yapımını sağlar, kabız illetini defeder!
•Buğday değirmende öğütülüp ezilmeseydi, nasıl ekmek olurdu da sofralarımızı süslerdi?”