Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

160 syf.
·
Puan vermedi
Aslında inceleme yapabilecek kadar yeterliliğim olduğunu düşünmüyorum, bu yüzden burada olduğum kısa bir zaman içinde hangi kitabı okursam okuyayım, alıntılar dışında bir şey eklemedim. Elbette ki kitapları bitirdiğimde beğenip beğenmediğime dair değerlendirmeleri kendi içimde yaptım ama ilk kez inceleme adı altında üç beş şey yazıp da paylaşmak istiyorum. Bunun nedeni kitaba çok hayran olmam değil, sadece kitabı okuduklarıma eklerken yalnızca altı kez okunup hakkında da bir inceleme tek olup, alıntının ise olmadığını görünce ben de bir şeyler yazmak istedim o kadar • Çocukken pek kitap okumazdım, öyle ki okuduğum az sayıdaki çocuk kitaplarından biri oldu bu. Kitap on iki öyküden ve güzel mi güzel bir adet şiirden oluşuyor. İsimleri şöyle: - Baraumi Tilki Okulu - ‎Maymun İskemlesi - ‎Bol İstek Lokantası - Palamutlar ve Yaban Kedisi - ‎Sarı Domatesler - ‎Geyik Dansının Başlangıcı - ‎Çoban Yıldızı - ‎Meşe Korusunda Gece - ‎Mehtaplı Gecede Telgraf Direkleri - ‎Karda Yürüyüş - ‎Kedilerin Ofisi - ‎İyi Kalpli Volkan Kayası - ‎Yenilmeyen Yağmura {şiir} Kitaptaki öyküler bence çok fazla derinliği ve de etkileyiciliği olmasa bile güzel, ayrıca yer yer hüzünlüydü de. Çocuklar için yazılmış oldukları için, öykülere bir çocuğun gözünden bakmaya çalıştım. Bu şekilde okuyunca bana eğlenceli gelebildi. Yazar öykülerinde genellikle havyanlar üzerinden yürümüş ve araya tatlı tatlı küçük öğütler serpiştirmiş. Belki bir yetişkinin gözünden çok büyük bir değeri olmaz ama çocukların oldukça hoşuna gider diye düşünüyorum. Keşke ben de küçükken okuyabilseydim. Kitapta en sevdiğim öykü "Çoban Yıldızı" idi, bu arada. Öyküyü okurken dinlediğim müzikten mi etkilendim bilmiyorum ama hüzünlendim. Nerede olursa olsun herhangi bir sebepten dolayı dışlanmış bir canlıyı gördü mü, yüreğim koyuveriyor kendini:( "Bol İstek Lokantası" adlı öykü biraz korkutucu geldi. Bir an, "bunun sonu nereye gidiyor¿" diyerek telaşlandım diyebilirim "Sarı Domatesler" hikayesi de hüzünlü sayılabilecek bir hikayeydi. Çok sevgili hayallerimizden, acı gerçekliğe dönüşü anlatır gibi bir havası vardı öykünün. Son sayfadaki "Yenilmeyen Yağmura" adlı şiiri ise çok beğendim Daha önce de okumuştum, kitapta okuyunca alıntı olarak da ekledim. Şiir bana, tam da olmak istediğim ama olamadığım insanı anlatıyor. Bu yüzdendir ki ne vakit okusam gözlerim dolar gibi gelir. Kısacası böyle (: Eğer çocuk kitabı olmasını ve bu yüzdendir ki basit kalışını umursamayacaksanız okumanızı öneririm^^ • Buraya direkt olarak kopyala yapıştır yaparak yazarın hayatına da yer vereyim • Hayatı boyunca, Kenji Miyazawa insanlık ve doğa arasındaki ilişkiye büyük ilgi gösterdi. Yarattığı edebi dünya, yalnızca doğanın huşu uyandırıcı güzelliğini değil, aynı zamanda acımasız vahşetini ve korkunç gücünü de yansıtıyordu. Nitekim, doğaya olan derin takdiri, 11 Mart 2011'de sahile çarpan büyük deprem ve tsunaminin ardından Japonya'daki çalışmalarına yeni bir ilgi getirmiştir. Miyazawa, Japonya'nın kuzeydoğu kıyısında 1896'te, Meiji-Sanriku depremi ve tsunaminin 9,000 evleri hakkında tahrip edildikten iki ay sonra ve bölgede 22,000 ölümlerinden daha fazlasına neden olan Iwate Eyaleti'nde doğdu. Felakete rağmen, ailesi başarılı bir rehinci çaldı ve Miyazawa zengin bir ortamda büyüdü. Yine de dükkana gelen zorlu çiftçilerin karşılaştığı zorluklara bakıldığında, Miyazawa güçlü bir suçluluk duygusu yaşadı - zenginliği ve yoksulluğu arasındaki zıtlıktan rahatsız oldu. Bu sadece ağır tarım olan Kuzeydoğu bölgesi, soğuk hava ile tekrar tekrar vurulduğu ve ürün hasatlarında önemli bir düşüşe neden olduğu için daha da şiddetlendi. İyi kalpli bir çocuk olmanın, Miyazawa'nın insanı izleme deneyiminin, hayatta kalmak için kıyafetlerini ve mobilyalarını satmak için evine geldiği ve onun kendi kendini feda etme arzusunu şekillendirdiği kararını etkilediği söylenir. 1915'te, jeoloji eğitimi gördüğü Morioka Ziraat ve Ormancılık Koleji'ne girdi, şiir ve kısa öykü yazmaya başladı. 1921'de mezun olduktan ve Tokyo'ya taşındıktan sonra, Miyazawa çocuk edebiyatını aktif olarak yazmaya başladı. Ancak, sadece altı ay sonra, sevgili küçük kız kardeşinin hastalığından ve ardından ölümüne bağlı olarak memleketi Iwate'e döndü. 1921 ile 1926 arasında kalan Miyazawa, Hanamaki Ziraat Yüksek Okulu'nda tarım bilimi öğretmeni olarak çalıştı. 1924'te, maaşından tasarruf eden parayla, çocuk öykülerinin ilk koleksiyonunu yayınladı. Chūmon no Ōi Ryōriten (Bol İstek Lokantası), Bu koleksiyonun bir parçası olan başyapıtlarından biri oldu. Bu hikayede, iki avcı ormana giriyor, iyi düzenlenmiş bir restoran buluyor ve sadece bekledikleri gibi olmayan şeyler bulmak için giriyorlar. İnsan avcıları avlamaya çalıştıkları şeylerin istenmeyen piyonları haline gelirler ve zayıf, çaresiz ve aptal oldukları gösterilmiştir. Miyazawa, 1926'teki öğretim pozisyonundan istifa ettikten sonra, kendi yerli Iwate köylülerinin maddi ve manevi hayatını geliştirmeye adadı. Onları evine davet eder ve akşamları onlara ücretsiz olarak ziraat becerilerini öğretirdi. Gün boyunca, bir çiftçi olarak çalışır ve öğrettiği tarım derslerini uygulamaya koyardı. Bu dönemdeki yazıları, doğanın ve geçimi yaşayanların derin bir anlayışını göstermektedir. Bu hikayeler, Miyazawa'nın insanların doğayla birlikte yaşaması gerektiği inancına dayanan ahlaki ve eğitici öğeler içerir. Gusukō Budiri no Denki (Budori Gusukō'un Biyografisi), Miyazawa'nın kendi mücadele hayatını tarımla güçlü bir şekilde yansıtmaktadır. Ginga Tetudō no Yoru (Samanyolu Demiryolu), Matasaburō (Rüzgar Matasaburō) Kaze ve Ame ni mo Makezu (Yenilmeyen Yağmura) 30'larde yazılmıştır, ölümünden sonra yayınlanmıştır ve hala Japon edebiyatında kalıcı şaheserler olarak bilinir. 1933'te, Shōwa-Sanriku Depremi memleketi bölgesini vurdu; Miyazawa, zamanının çoğunu kurtarma çabalarına devam etme amacıyla teşvik etmek için yerel çiftçilerle harcadı. Yarım yıl sonra, 1933, Eylül ayında, akut pnömoni nedeniyle 37 yaşında öldü. Miyazawa'nın bir şiirinin oyulduğu Iwate sahilindeki Shimanokoshi tren istasyonunda bir taş sütun dikildi. 2011'deki yıkıcı tsunamiyi takiben, tren istasyonu tamamen yıkanmıştı, ancak sütun, Miyazawa'nın kutsal ruhunun bir vasiyeti gibi duruyordu. tr.yourtripagent.com/kenji-miyazawa-...
Japonya'dan Öyküler
Japonya'dan ÖykülerKenji Miyazawa · Nesin Yayınevi · 201050 okunma
·
407 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.