Gönderi

tabiatta canlıların vücut bulması sürecinde de bir nizam olması gayet mümkündür. Bir canlının anne rahminden vefatına değin geçirdiği safhalarda da bu nizamı görmek mümkündür. Fakat bu nizam/kanun bulma yaklaşımı mutlak bir bakışa dönüşüp sebep-sonuç ilişkisi olmadan bir şeyin mevcudiyetini muhal bulmaya dönüşmemelidir. Alem-i şehadette müşahede ettiğimiz yaratmalarda evrime dair bir tek tür değişikliği gözlemlenememiş, kaydedilmemiş, nakledilmemişken sadece kâinatta sünnetullahın mevcudiyetinden hareketle, insanın da tabiat nizamı içerisinde halk edilmiş olmasını mutlak kabul etmek, bunu evrime İslâmî bir referans kılmak ve “Kur’ân ve tabiat âyetlerinin haykırdığı hakikattir evrim"47 gibi sloganik söylemler üretmek hakka uygun değildir. İslâm’ın böyle zorunluğa dayalı bir âdetullah tasavvuru sunmadığı tarihten bugüne yaşayan Müslümanlar tarafından teyid edilmiş bir gerçektir. Hâl böyle olduğunda bir âyet-i kerimenin te’vili söz konusu olunca bu te’vili hangi tasavvura sahip kişinin gerçekleştireceği, âyeti kimin tefsir edeceği ciddi bir öneme evrilmektedir. Dolayısıyla, “Kur’ân’dan bir âyeti tefsir ettiğini söyleyen herkese kulak verip, onun isabet ettiğini düşünebilir miyiz?’ meselesi bile başlı başına cevap isteyen bir bahistir. 47 Bkz.; Mustafa İslamoğlu, Tabiat ve Kur'ân Ayetleri Işığında Yaratılış ve Evrim, s. 150
·
1 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.