Gönderi

Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da, hırstan başka neydi? Burada namuslu insanlar arasında sakin, ölümü bekleyecektim. Hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kağıt aldım. Oturdum. Ada'nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım.
·
1 views
Adem okurunun profil resmi
Bu ülkede bana göre hayatı en güzel şekilde yaşayan yazarların başında gelir Sait Faik Abasıyanık. Bir meslek edinemedi diye Annesinin ona serzenişini yazarlığın da bir meslek olduğunu ifade ederek savuşturma uğraşına birgün Rıfat Ilgaz dolaylı olarak destek verir. Bir arkadaşının dergisi için Sait Faik'in bir ücret karşılığında yazı kaleme almasını ister Sait Faik parayı yemek masasında Annem'in önünde ver der. Çok büyük bir meblağ değildir ama Annesinin önünde "yazarlık" işinden para kazandığını göstermesi ve annesinin gözünde "Lüzumlu Bir Adam" olarak birkaç dakika bile yer edinebilmesi onun çocuklar gibi şen olmasına yetmişti diye anlatır Ilgaz. Keşke tüm hayatını yazarlığa ve denize karşı düşüncelere adayabilen yazar sayımız artsaydı, belki hayatımızdaki güzellikler bu kadar az olmazdı.
Nur okurunun profil resmi
Bedri Rahmi Eyüboğlu, Varlık dergisinin Haziran 1947 sayısındaki "Sait'ten Hatıralar" yazısında diyor ki: ''Sait, hikâyesinin bütün cümlelerini, bir şiir yapısı gibi ezberliyordu.'' Ve ayrıca mesleğini ne denli ciddiye aldığını vurguluyor. Yaşamdan keyif alıyor olmasının sebebi de bu olmalı.
2 next answer
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.