Buket Uzuner'in Yunus Nadi ödülü alan Balık Izlerinin Sesi isimli romanı.
Birleşmiş Milletler tarafından bir programa davet edilen bir grup seçilmiş öğrencinin, aslında bulundukları yerin bir klinik ve programın da bu seçkin insanları normalleştirme programı olduğunu farketmesiyle ordan Balık Izlerinin Sesi isimli ütopik bir adaya kaçışını konu edinmiş yazar. seçilmiş olduğunu düşünen grup üyeleri sanat alanında nam salmış çeşitli karakterlerin isimlerini kendilerine vererek programa katılmış ve hatta o kişiler olduklarına inanmaktadırlar.
Pelin Arıner in The sound of fishsteps ismiyle ingilizceye çevirdiği kitap hem ütopik hem de distopik kurguya sahip. Ve sonu da oldukça enteresan.
Ben kitabı ingilizce olduğu ve konusu ilginç geldiği için almıştım. Ilk kez Buket Uzuner okudum ve diğer kitaplarını bilmem ama bunu oldukça sıradışı buldum.