Gönderi

“Hakiki tevhit öncelikle kalbin yaşadığıdır. Beynin onayladığı ve dilin söylediği ise tevhidin taklidinden ibarettir. ‘Akılcı tevhit’ bu taklidin ‘tahkik’e dönüşmesi yönünde, yanlış bir yol tutmak demektir. Bu tevhidin ilk aşaması olan ‘taklit’ten ileride, ‘tahkik’ten geride bir konumdur. Fakat ‘tahkik’ yolunda aldatıcı oyalaması yüzünden, belki başlangıç aşaması olan ‘taklit’ durumundan bile geridir. Çünkü bu yolun önünde sayısız boşluklar, hatta tehlikeler bulunmaktadır. Bir kere ‘akılcı tevhit’ ile yola çıkan kişinin, ardı ardına gelecek ve birbirini doğuracak sayısız ‘niçin’ler karşısında zihnen tıkanması kaçınılmazdır. .. Her söz bir akıl yürütme denemesidir; sebep-sonuç bağı aratır. Tek boyutlu bir tutarlılık gerektirir. Fakat ‘tek boyutlu tutarlılık’ ne kadar kesin bir kuraldır, kime ve neye göredir, niçin zorunluluktur, ne derece zorunluluktur? . ‘Tutarlı’ olma hırsının içinde sinsi bir ‘küstahlık’ vardır. Çünkü bu tavır için için ‘Ey Tanrı, senin yaptığın ve yapacağın her işi anlayabilirim. Benden bir şeyi saklayamazsın,’ dercesine bir diklenme tazammun eder.”
·
7 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.