"Osmanlı'nın son dönem usta ve bilge edebiyatçılarından olan, 1880 yılında vefat eden aslen Erzurumlu, öğretici üslubu ile nam salmış merhum Ziya Paşa'nın Tercii-i Bend'inde yer alan didaktik bir bölümü, bu kitabın anlattığı bilimsel fikirlere uygun olması bakımından, buraya büyük bir tutku ile aktarmak oldukça münasiptir.
"Ecrâm-ı bî-nihâye ile pürdür âsmân,
Nisbet olunsa zerre değildir bu hâk-dân.
Bin şems-i tâbdâr ü hezârân meh-i münîr,
Yüz bin sevâbit ü nice seyyâre-i ıyân.
Her şems eder tevâbi-i mahsûsasiyle seyr,
Her tâbie tevâbi-i uhrâ eder kırân.
Her şems eder levâhikına neşr-i feyz-i hâs,
Her lâhikın tabiatı emsâline nihân.
Her cümle merkezinde eder seyr-i bî-vukûf,
Her kıt'a mihverinde bulur feyz-i câvidân.
Her cümle-i vesîada mebsût bin vücûd,
Her kıt'a-yı fesîhada meşhûd bin cihân.
Her bir vücûd masdar olur bin vücûd için,
Her bir cihân hezâr cihândan verir nişân.
Her zerrede tarîka-i mahsûsa üzre feyz,
Her cismde tabiat-ı mahsûsa üzre cân.
Her âlemin sinîn ü tevârîhi muhtelif,
Her bir zemînde başka hisâb üzredir zaman.
Peyvestedir sevâhili girdâb-ı hayrete,
Bir bahrdır ki hâsılı bu bahr-ı bî-kerân.
Subhâne men tahayyare fi sun'ihi'l-ukûl,
Subhâne men bikudretihi ya'cüzü'l-fuhûl."