Mahmud (Gazneli), İran’ın eski ve akla sığmaz maceralarla, masallarla karışık geçmişini, eski şahların ekseriya garip ve bazan da ibretli hayatlarını zevkle okuyor ve dinliyordu.(...)Padişahın bu merakını duyanlar, sağdan soldan, ona eski geleneklere ait birçok şeyler gönderiyorlardı. Böylece Mahmud, manzum bir hale sokarak esaslı ve etraflı bir tek kitap haline getirtmek istediği malzemeyi yavaş yavaş toplamış oluyordu. Fakat bu malzemeyi düzenleyip manzum olarak yazacak kimseyi bulmak da, ayrı güçlüklerle dolu idi. Zamanın tanınmış ve kendi sarayında barınmış olan şairlerine bu işi vermek için yaptığı birçok teşebbüslerden bir sonuç alamadı. Şairler, hayallerine değil, vesikalara ve ağızlarda dolaşan söylentilere dayanan bu yorucu ve çok uzun zaman istiyen işe girişmekten kaçındılar. Bu işi üzerine alabilecek kimsenin, uğraşacağı çok çeşitli konular hakkındaki vesikaları ve söylentileri arayıp bulması, toplaması, düzenlemesi; yapacağı çalışmadan ihtiraslı bir zevk duyması, onu bir angarya saymaması ve nihayet sınırsız bir “sabır” ve “emek” adamı olması lâzımdı. Mahmud, bu adamı, ancak Firdev-si’nin şahsında bulabildi.