Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Yusuf Akçura ve Türkçülük
Türkiye’de Pan-Türkçü hareket ile ilgili diğer bir Azerbaycanlı Ağaoğlu Ahmed’dir 43. Ağaoğlu Ahmed, Batı Avrupa’da öğrenim görmüş ilk Azerbaycanlılardan olup, Paris’te Ahmed Rıza44 ve Jön Türkler’in diğer liderleriyle temas kurmuştu. 1894 yılında Kafkasya’ya dönmüş, çeşitli gazeteleri yönetmiş, birçok makaleler yazmıştı. 1906’da yayımladığı günlük İrşâd gazetesinde sürgünde olan Jön Türkler’in yazılarını da basmıştı. Türkiye’deki 1908 inkılâbından sonra İstanbul’a gelmiş, Hüseyinzâde Ali Bey ve diğer arkadaşlarıyla Türkçü aydınların organı olan Türk Yurdu’nu yayımlamıştı45. Osmanlılar, Orta Asya ve Volga bölgesinde yaşayan Türk topluluklarındaki Türk edipleri ile de temas kurmuşlardı. Orta Asya’dan gelen dervişler, İstanbul’da tekkelerini devam ettirebilmişlerdi. Bunların en önemlisi de Özbek Tekkesi idi. 1860 ve 1870’lerde bu tekkenin şeyhliğini de Buhârâlı Süleyman Efendi46 yapmıştı. Süleyman Efendi, 1882’de Lügat-i Çağatay Ve Türkîyi Osmanî adlı bir kitap yayımlamıştı. Kitapta Osmanlı okuyucularına Çağataycayı ve Doğu Türklerini tanıtmış, Osmanlı dili ve edebiyatının Çağataycadan türediğini iddia etmişti. Kitap, bir sözlükten başka Çağatay atasözleri ve deyimlerini ihtiva ediyordu47. Özbek Tekkesi’nin bir başka müridi olan Mehmed Sâdık48 da 15 yıl sonra Çağatayca bir sözlük yayımlamıştı. Kitap Üss-i Lisân-ı Türk adını taşıyordu. Rusya’daki Volga bölgesinde yaşayan Türk Tatarlar dinî ve millî uyanış gayretlerinde kendilerine yardımcı ve manevî destek olması için Osmanlı İmparatorluğu’na yönelmişlerdi. Osmanlı Türkçesi XIX. yüzyılın ikinci yarısında Kazan Tatarları arasında epeyce önem kazanmıştı49. Kazan yakınlarında dünyaya gelen Rusya’daki Müslümanların en büyük reformcusu Şihâbeddin Mercanî50, 1881 yılında İstanbul’u ziyaret etmiş ve A. Cevdet Paşa51, Münif Pasa52 gibi Türk âlimleriyle temaslarda bulunmuştu. Ancak Osmanlı İmparatorluğu’na gelen Rusya doğumlu göçmen ve ziyaretçiler arasında en tesirli olan sima, Akçura Simbirsk (Volga üzerinde Ulyanovsk)’te doğan Yusuf Akçura’dır. Y. Akçura’nın bu büyük tesiri hem Türkiye’de uzun müddet kalışından hem de Türk aydınları ile yakın temaslarından ileri gelmekteydi. Hüseyinzâde Ali Bey ve İsmail Gaspıralı gibi Türkçülük fikirlerine sahip olan Y. Akçura, küçük bir çocukken İstanbul’a gelmiş, burada askerî bir eğitim görmüş, bu arada Rusya’daki Tatar liderleriyle olan temasını sürdürmüştü. Y. Akçura’nın ilk eseri, Şihâbeddin Mercanî’nin biyografisidir. Y. Akçura’nın bu kitaptan amacı, Osmanlılara kuzeyde kardeşleri olduğunu bildirmek idi53. Sultan II. Abdülhamid tarafından Trablusgarb’a sürülen Yusuf Akçura, Paris’e kaçarak oradaki Siyasî İlimler Akademisi’ne kaydolmuştu. Paris’te sürgünde bulunan Jön Türkler’le temas kurmuş, fakat çok geçmeden Jön Türkler’in Osmanlılığa bağlı olduğunu görünce onlardan ayrılmıştı. Rusya’ya döndükten sonra daha önce bahsettiğimiz Üç Tarz-ı Siyaset adlı kitabını Kahire’de çıkan bir Jön Türk gazetesine gönderdi54. Yusuf Akçura Rusya’da yaşayan Müslümanlar arasında dil ve din birliğini sağlayacak çalışmalar yaptı. 1908’de tekrar İstanbul’a geldi. Türkçü hareketin ocaklığını yapacak dernek ve dergiler kurmak için arkadaşlarıyla çalıştı
11 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.